Salon Tribünü olarak, geçmişte yaptığımız ancak çeşitli nedenlerle yayına hazırlayamadığımız röportajları arşivden çıkarmaya başlıyoruz. 2008 ve 2010 yılları arasında Fenerbahçe forması giyen Hırvat basketbolcu Gordan Giricek, kulübümüzde geçirdiği iki şanssız sezonu ekibimizden Erdi Tiran ve Baran Arslan’a anlatmıştı.
Çevirideki katkıları için Münir Gökmen ve Bilal Akkok’a teşekkürlerimizle.
• Sevgili Gordan Giriček, öncelikle röportajımıza katılımınızdan dolayı Salon Tribünü ekibi adına size teşekkür ederiz. Basketbol oynamaya nasıl karar verdiniz?
Basketbola dostlarım sayesinde başladım. İlk olarak yaşadığım yerin civarında, dostlarımın olduğu yerde (Zagreb) basketbol oynadım. Basketbolu, oradaki insanları, dostlarımı sevdim ve becerilerimi her gün geliştirdim. Aldığım uzun süreler, iyi oynamam ve dostlarım; basketbol için çalışmaya devam etmemi sağladı. Her şeyden evvel, orada iyi bir sistem vardı, dostlarım oradaydı. Orada basketbol oynayarak zamanımı geçirmeye devam ettim.
• Basketbol oynamaya başladığınızda idolünüz kimdi? Nasıl bir oyun stili benimsediniz?
İdol… O zamanlar idolüm yoktu, belki Drazen Petrovic. Sonrasında NBA’de oynamak istedim. Basketbolda başarılı olmak istiyordum. Bana uygun tarz NBA’de, en iyi basketbol NBA’de oynanıyor.

• 2001-02 sezonunda CSKA Moskova’da Alphonso Ford’dan sonra EuroLeague sayı krallığında ikinci en çok basket atan oyuncu oldunuz. O sezon takımınızın durumu ve kendi performansınız hakkında neler söylemek istersiniz?
Moskova’daki tecrübem çok önemliydi. Sadece ikinci skorer olarak değil, bir yabancı olarak başarılı oldum. Bir yabancı olarak hata yapma şansınız yok. Hemen takımdan kesilirsiniz. Ben herkese ve kendime bir yabancı olarak başarılı olabileceğimi ve iyi basketbol oynayacağımı gösterdim.
• NBA kariyerinizde Utah Jazz hariç (3 sezon) tüm takımlarda bir sezon geçirdiniz ve takasla takım değiştirdiniz. Takımlara uyum sağlayamadınız mı, yoksa takımların basketbol karakterleri size mi uyum sağlayamadı? Bu konuda hiç düşündünüz mü?
NBA’de olay iki taraflıydı. NBA’de oynadığım takım bana uygun değildi. Koç bana şans vermiyordu, memnun değildi. Takımdan takıma gidiyorsunuz… Şanslıyım, altı yıl NBA’de oynadım. Çok iyi sezonlarım oldu. Çoğunlukla Jazz için oynadım ve oldukça başarılıydı. Jazz’de yaklaşık dört başarılı sezon geçirdim. Dediğim gibi, iki taraflı… Belki onlar benim basketbol tarzımı beğenmedi, belki ben onların takımda bana olan davranışlarını ve oynamak istediğim şekilde oynamama izin vermemelerini beğenmedim. Bu basketbolun ve hayatın bir parçası.

• NBA kariyerinizin ardından büyük beklentilerle geldiğiniz Fenerbahçe’de isteneni tam olarak karşılayamadınız ancak takıma katkılarınız oldukça fazlaydı. Beklenen performansı gösterememenizin sebebi sizce neydi?
Fenerbahçe’ye gelince… Fenerbahçe’ye gelmekten çok zevk aldım. Kulübe büyük bir taraftar beklentisiyle geldim. Çok iyi bir performans göstermek istiyordum. Maalesef ilk senemde, normal sezonun ilk maçında sakatlandım. Doktorların teşhisleri başarısızdı. Karnımdaki bir yırtıktı, fıtık tedavisi yapıldı. Ameliyat oldum ve dört ay sahalardan uzak kaldım. Sonra oynarken müthiş ağrılarla oynadım. Baldır kasım çekti, buna gerilme dediler. Yine yanlış teşhis konuldu, yırtık vardı.
Sezon bitince kendi doktorlarıma gittim. Onlar farklı görüş verdi. Karında yırtık var dediler. Amerika’ya gittim ve ertesi gün ameliyat oldum. Bir ay içinde koşmaya ve sprint atmaya başladım. Eğer Türk doktorları, zamanında doğru teşhis koysalardı bir ay içinde oynayabilir duruma gelebileceğim söylendi. Tüm sezon, herkes için bu kadar korkunç bir dönem olmayacaktı. Doktorlarım ayrıca baldırda yırtık olduğunu söylediler. Tüm kanıtları Fenerbahçe’ye yolladım. Ancak onlar bana kötü davrandı. Bilmiyorum…
Sakatlığımın kanıtlarını göstermeme rağmen kötü davranışa maruz kaldım. Onlar başka teşhis koydu, kimse benim tarafımda yer almadı. Benim sakatlık kanıtlarımı saklıyorlardı, Bogdan Tanjević artık bana inanmıyordu, takım bana inanmadı. Sakatlığımın sahte olduğunu ve bundan para kazandığımı düşündüler. Ben hiçbir zaman böyle sahtekarlık yapmdım. Ben her zaman sakat oynadım ama bu zor bir sakatlıktı, baldır ve karın kası sakatlıkları. Bu sakatlıkları olan kimse oynayamaz.

• Fenerbahçe’deki ikinci sezonunuz olan 2009-10 sezonunda EuroLeague’de maalesef ilk 16’ya kalamadık ama Türkiye Ligi’ni şampiyonlukla bitirdik. Bu sezonun sonlarına doğru da takımımızdan ayrıldınız. O sezonu ve ayrılma sürecini nasıl değerlendirirsiniz?
Sonraki sezon için geldiğimde Tanjević bana iyi davranmadı. İlk sezondaki gibi davrandı. Hırvatistan ve Amerika’daki teşhisleri, kanıtlarımı görmek istemediler. Sahtekarlık yaptığımı düşünmeye devam ettiler, bu gerçek değildi. İkinci sezonda da fazla oynamadım. Tanjević beni takımda istemiyordu, oynama fırsatı vermediler. Buna çok üzüldüm. Taraftar için, İstanbul’daki seyirciler için oynamak istiyordum. Formda ve fit durumda idim ancak oynama fırsatı bulamadım. Oynamama izin vermediler, özellikle Tanjević… Hatalarıma karşı sabrı yoktu, özellikle ilk sezondan dolayı.
Beni takımdan attılar. Kötü sonuçlar alıyorduk, üzgündüler sakatlığımdan dolayı. Oyuncular sakatlanabilirler ama bu benim suçum değildi. Türk doktorlarının teşhisleri kötüydü. Aziz Yıldırım’a söyledim, o da bir şey söyleyemeceğini, bunun takımın konusu olduğunu söyledi. Ben onu dinledim ve maalesef takımdan kesildim. Bundan dolayı çok üzgünüm. Türk doktorlarının doğru teşhisi olsa idi Fenerbahçe’de çok güzel iki yılım olabilirdi. Bunu hiç bir zaman bilemeyiz, çünkü gerçekleşmedi. Teşhisler hatalı idi. Hayatımıza devam edeceğiz.
• Fenerbahçe’de saha içinde ve saha dışında unutamadığınız bir an var mı?
İstanbul’daki, Fenerbahçe’deki güzel zamanları, güzel maçları ve güzel insanları hatırlıyorum. Gerçekten iki sezon boyunca İstanbul’daki takım arkadaşlarım ve görüştüğüm insanlar; zor durumlar yaşadığım, oynayamadığım, sakat olduğum süreçlerde çok yardımcı oldular. Maçlara gelince… Tüm Efes, Galatasaray, Beşiktaş maçlarını ve müthiş atmosferi hatırlıyorum. Türkiye’ye gelmeden evvel bu tarz seyirci ve kalabalık önünde oynamak istiyordum. Maalesef sakatlıklar ve oynadığım sürenin azlığı yüzünden istediğim performansı gösteremedim.

• Fenerbahçe’de oynadığınız yıllarda sahada birçok değerli isimle birlikte ter döktünüz. Birlikte oynamaktan en çok keyif aldığınız ismi öğrenebilir miyiz?
Mirsad Türkcan benim en beğendiğim oyuncu idi. Milli takımlarda da karşılıklı oynadık. Ayrıca Ömer Onan’ı hatırlıyorum. Beraber oynadığım kişilerin hepsini hatrlıyorum. Hiçbir kötü anım yok, onlarla birlikte takımın bir parçası olmaktan çok zevk aldım.
• Gordan Giriček kendi koçluğunu yapsaydı oyununda neler değişmiş olurdu?
Oyunumu değiştirme konusunda daha çok top sürme ve ‘pick and roll’ çalışmam gerekirdi. Bunu çok iyi yapamadım. Pick and roll’de iyi değildim. İyi bir savunmacı ve iyi bir hücum oyuncusu olduğumu düşünüyorum. 1-2 dribbling ve ‘jump shot’ veya tüm alanı geçip ‘jump stop’ şeklinde. Topla oynama yeteneklerimi ve pick and roll’ümü geliştirmek isterdim.
• Galatasaray, Beşiktaş ve Efes Pilsen maçları Fenerbahçe camiası için her zaman çok önemlidir. Bu maçlara nasıl hazırlanıyordunuz? Bu maçların takım için önemini bir sporcunun gözünden duymak isteriz.
Daha evvel bahsettiğim gibi Efes, Beşiktaş ve Galatasaray’a karşı oynadım. Bu takımlara karşı oynamak çok zevkli idi. Her zaman, iki taraf için de oyuncunun %150’sini verme durumu söz konusuydu. Seyirciler çılgındı. Bu tür atmosferleri seviyorum. Böyle atmosferlerde oynamak hoşuma gidiyor. Benim hazırlığım sinirlilik, agresiflik üzerine oluyordu. Bu maçlardan evvel sinirli ve gergin oluyordum. Bu siniri pozitif enerjiye çevirmeye çabalıyordum. Bazen başarılı, bazen de başarısız oluyordum.
• Peki sizce o dönemki Abdi İpekçi atmosferi nasıldı?
Abdi İpekçi’nin atmosferi çok güzeldi. Orada Fenerbahçe ve Hırvat Milli Takımı oyuncusu olarak oynama fırsatım oldu. 2001’de Türk Milli Takımı’na karşı oynadım, inanılmaz bir atmosferdi. 20.000 kadar seyirci vardı. Bir çok salonda oynadım. Abdi İpekçi’deki Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş taraftarları dünyanın en iyileri arasında. Ben bunlara karşı oynadığım tüm maçlardan ve Fenerbahçe taraftarının bizi EuroLeague’de desteklemesinden çok zevk aldım.

• Bildiğiniz gibi Fenerbahçe son on beş yılda büyük bir atılım yaparak EuroLeague kupasını müzemize taşıdı ve Avrupa’nın devlerinden biri oldu. Bu süreci nasıl değerlendirirsiniz?
Son zamanlarda basketbol maçlarını fazla takip edemiyorum. Sadece sonuçlara bakıyorum. Son 15 yılda bir kere EuroLeague şampiyonluğu aldığınızı biliyorum. Sizleri destekliyorum, çünkü Türkiye’de ve Fenerbahçe’de çok güzel anılarım var. Fenerbahçe oyuncularına önümüzdeki dönemde başarılı yıllar, Türkiye Ligi ve EuroLeague şampiyonlukları diliyorum.
• Röportajımıza katıldığınız için çok teşekkür ederiz. Son olarak, Fenerbahçe taraftarlarına iletmemizi istediğiniz mesajınız nedir?
Fenerbahçe taraftarına mesajım; muhteşem destek ve tezahüratlarınıza devam edin. Fenerbahçe’de daha fazla oynamak, daha başarılı olmak isterdim. Takıma olan muhteşem desteğinize şahit oldum. Gerçekten, takımı için ölümüne mücadele eden taraftarlarsınız. Böyle kalın. Hepinizi seviyorum.
Belki bir gün İstanbul’a gelirsem sizlerle görüşür, Fenerbahçe Kulübü’nü ziyaret ederim ve oradayken tanıdığım insanlar ile karşılaşabilirim. İyi şanslar dilerim. Fenerbahçe’yi desteklemeye devam!
