2008-09 sezonunda Fenerbahçe formasını giyen, 2014’te Maccabi Tel-Aviv ile EuroLeague şampiyonluğu yaşayan ve günümüzde NBA G-League ekibi Iowa Wolves’ta asistan koçluk yapan ABD’li Devin Smith, kulübümüzde geçirdiği bir seneyi Salon Tribünü ekibinden Ayberk Acar ve Erdi Tiran’a anlattı. (Çeviri için Tuğçe Nur Erdoğmuş’a teşekkürlerimizle.)
• Sevgili Devin, röportaj talebimizi kabul etmenizden dolayı Salon Tribünü ekibi adına sana teşekkür ederiz. 12 Nisan 1983’te New Castle, Delaware, ABD’de doğdunuz. Çocukluğunuz ve gençliğiniz nasıldı? Basketbola nasıl başladınız?
Çocukluğum ve gençliğim harikaydı. Oynayan iki ağabeyim vardı, basketbolcu bir aileden geliyorum. Ailem, ihtiyacımız olanı alabilmemiz için, bize imkan sağlamak için çok çalıştı. Sanırım basketbola, spora yoğun ilgisi olan babam ve kardeşlerim sayesinde başladım.
• William Penn Lisesi, Coffeyville Community College ve Virginia Cavaliers’daki maceralarınızdan sonra 2005 NBA Draftı’nda aradığınızı bulamadınız. Bu dönemi nasıl tanımlarsınız?
Ailem ve menajerimle birlikte iyi bir desteğe sahip olduğum bir süreçti. Okul bittikten sonra derecemi bitirmek için bazı antrenmanlardan geçtim. Başka bir derecede olmam gerekiyordu, bu yüzden bitirmek için bir ay kalmaya karar verdim. Ağustos sonu gibi, yazın sonlarında İspanya’dan Bruesa ile anlaştım, bu yüzden yaptığımız plana gerçekten güvenmem gerekiyordu.

• Bu süreçten sonra Avrupa’ya geldiniz ve başarılı bir dönem geçirdiniz. 2005-07 yılları arasında San Sebastián Gipuzkoa takımı için oynadınız. Air Avellino ile kazanılan İtalya Kupası ve MVP ödülü hakkında ne söylersiniz?
Avellino’da oynamak, kariyerimi gerçekten değiştirdi. Birbirlerini gerçekten destekleyen ve her şeyden önce kazanmak isteyen harika bir grubumuz vardı. İtalya Kupası’nı kazanmak harika bir andı, çünkü Avellino bunu daha önce hiç başarmamıştı. Oradaki taraftarların ve topluluğun desteği inanılmazdı.
• 2008 yılında Bogdan Tanjević koçluğundaki Fenerbahçe ile sözleşme imzaladınız. Transferin hikayesini anlatmak ister misiniz?
Fener’le imzaladığımda lig ve Bogdan hakkında pek bir bilgim yoktu. Muhtemelen kariyerimin en zorlu yılıydı ama aynı zamanda çok şey öğrendiğim ve büyüdüğüm bir sezondu. Bu nedenle Fenerbahçe’de geçirdiğim zaman için müteşekkirim.

• 2008-09 EuroLeague normal sezonunda, C Grubu’ndan üçüncü olarak çıktıktan sonra, son 16’da başarısız olarak elendik. Takımı ve kendi performansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? O sezon EuroLeague’de neler ters gitti?
Gerçekten sadece kendim için konuşabilirim: Özellikle EuroLeague’de oynadığım oyunun tutarsız olduğunu biliyorum. Bir EuroLeague takımında yerini bulmaya çalışan ve maç maç ne beklendiğini gerçekten bilmeyen bir adam için zor bir süreçti. Dakikalarınızın tutarlı olduğu ve öne çıkan bir oyuncusu olduğunuz bir takımdan gelmiştim, orada oynamak kolaydı. Ama harika oyuncularla dolu bir takımda yerinizi ve rolünüzü bulmak, doğru iletişim olmadığında zor olabilir.
• Yine aynı sezon teknik direktör Tanjević liderliğinde Türkiye Ligi’nde 2-0 önde olmamıza rağmen doping skandalının gölgelediği final serisinde şampiyonluğu Efes Pilsen’e kaybettik. Bu seri ve Tanjević hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Basitçe söylemek gerekirse, basketbolun değiştiğini ve Efes hocasının buna göre oynadığını düşünüyorum. Kazandığımız iki maçı Efes’in Preston Shumpert ile oynamasına göre ayarlamak zorunda kalmıştık. Diğer maçlarda ise inatçı olduğumuzu ve zamanında uyum sağlayamadığımızı düşünüyorum.

• Fenerbahçe formasını giydiğinizde Abdi İpekçi Spor Salonu’nda oluşan atmosfer ve taraftarlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Aynı zamanda rakip olarak da Fenerbahçe’ye karşı savaştınız, karşılaştığınız atmosfer ne kadar zordu?
Oradaki atmosferden keyif aldım, özellikle EuroLeague maçlarında ve derbilerde taraftarların enerjisini gerçekten hissedebiliyordunuz.
Rakip olarak ise, benim için iyi bir atmosfere sahip bir salonda oynamak daha kolay, bu yüzden Fener’e karşı rakip olarak oynamak heyecan vericiydi.
• Maccabi Tel-Aviv’de oynadığınız dönem, takımınıza 2013-14 sezonunda EuroLeague şampiyonluğunu kazanma şansı verilmemişken, bunu başarmıştınız. Play-off’lardaki Milano serisini, CSKA Moskova ile oynananyarı finali ve Real Madrid’e karşı kazanılan finali anlatmanız mümkün mü?
Final-Four’a giderken kendimizden emindik ve gerçekten kazanabileceğimize inanıyorduk. Gazetecilerin ve medya mensuplarının bize bir şans vermediğini biliyordum, onlara gerçekten saygı duyuyorum ama fikirleri bizim için önemli değildi. Yarı finalde galibiyeti almak, çok büyük bir olaydı. Hata yaptık ve kazanmak için oynamayı asla bırakmadık. Ayrıca, o galibiyetten sonra Madrid’i yeneceğimizi hissettim. Sezon boyunca iki maçta da iyi oynadılar ve oyunun sonunda Tyrese Rice ya da Ricky Hickman’ın devreye gireceğini hissedemediler.
• Maccabi Tel Aviv, son EuroLeague şampiyonu olarak girdiği 2014-15 sezonunda, play-off’larda Fenerbahçe ile karşılaşmıştı. Kaybettiğiniz o seride Fenerbahçe’ye karşı oynadınız. Bir rakip oyuncu gözünden, bu seriyi bize anlatmanız mümkün mü?
Gerçekten bizden daha iyi bir takım olduklarına inandım. Bizden daha fazla derinliğe sahiptiler ve bundan gerçekten faydalandılar. Guy Pnini ve Sylven Landesberg gibi kilit oyuncularımız yoktu. Bu yüzden, bu kalibrede bir rakibe karşı oynarken bir şansımızın olması için gücümüzün tam olmasına ihtiyacımız vardı. Atmosfer harikaydı.

• Senin döneminde Galatasaray ve Efes Pilsen ile oynanan maçlar hep gergin ve çekişmeli geçti. Bu maçlarda sahaya çıkan bir oyuncu olarak aklınızda kalanlar nelerdi? Sizce bu takım ve taraftarlar için ne kadar önemliydi?
Derbi maçlarının, çoğu zaman taraftarlar ve kulüp için sezonun en önemli maçları olduğunu biliyorum. Kazanmak ve onların bununla övünebilmesi için elimden gelenin en iyisini yapmak istedim.
• Fenerbahçe’de bir sezonda Damir Mršič, Willie Solomon, Mirsad Türkcan, Marques Green ve Ömer Onan gibi isimlerle oynadınız. Birlikte oynamayı ve takım kurmayı en sevdiğiniz oyuncu kimdi?
Hepsinden çok şey öğrendim. Marques ve ben, birlikte oynamaya devam etmek için Avellino’dan Fener’e geldik ve bugüne kadar en iyi arkadaşlarımdan biri olmaya devam ediyor, o yüzden kesinlikle o.
• Bildiğiniz gibi Fenerbahçemiz son on beş yılda büyük bir atılım yaparak EuroLeague kupasını müzemize taşıdı ve Avrupa’nın devlerinden biri haline geldi. Takımımızın bu sezonki sürecini ve durumunu nasıl görüyorsunuz?
Bunu görmek harika, çünkü bence yönetim sonunda bunu yapmanın yolunu buldu. Harika bir koçla anlaştılar ve birbirine uyan oyuncuları her yıl sözleşme imzalayarak ellerinde tuttular. EuroLeague şampiyonluğunu kazanan takımlarda süreklilik ve istikrar vardır. Belki bir veya üç oyuncuyu değiştirebilirsiniz ama çekirdek grubu korumalısınız. Aslında başantrenörün takıma koçluk yapması ve felsefesini zaman içinde uygulaması için ona bir şans verilmeli. Anında başarı arayan takımlar, genellikle en tutarsız olanlardır.
• Son olarak biz Fenerbahçe taraftarlarına mesajınız nedir?
Fenerbahçe için oynarken bana olan desteğiniz için teşekkür ederim. İnişler ve çıkışlar boyunca desteğiniz, ekibin bugünkü zirvesine ulaşmasına yardımcı oldu!