Rasim Başak: “100. Yılda Şampiyon Olmak Acayip Bir Duyguydu”

RÖPORTAJI PODCAST OLARAK DİNLEMEK İÇİN: Spotify / YouTube

Salon Tribünü’nün sıradaki konuğu, 2003-2010 yılları arasında çubuklu formayı giyen ve hırsıyla, çalışkanlığıyla akıllara kazınan 2,03 boyundaki Rasim Başak. Azerbaycan asıllı eski basketbolcumuz, Fenerbahçe’deki yıllarını Baran Arslan ve Erdi Tiran’a anlattı. (Kapak fotoğrafı: Fabio Muzzi)

• Hoş geldiniz Rasim Abi, ilk olarak bizleri kırmadığınız için kendim ve arkadaşlarım adına size teşekkür ederim. Azerbaycanlı bir baba ve Rus bir annenin oğlu olarak 1980’de Bakü’de dünyaya geldiniz, 14 yaşında Türkiye’ye gelerek Türk vatandaşlığına geçtiniz ve Oyak Renault altyapısına girdiniz. Ülkemize gelme ve basketbola başlama hikayenizi bize anlatabilir misiniz?

İlk önce hoşbulduk, beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Benim basketbol altyapım Azerbaycan’da, Bakü’de. Orada 1995-1996 senesinde sıkıntılar yaşanıyordu. Eski Sovyetler’de kriz vardı. Benim Türk arkadaşlarım vardı, Türkiye’den geldiler ve tanıştık. Beni Türkiye’ye davet ettiler. “Türkiye’ye gel, dene, burada oyna” dediler. Ben de tabii ki kabul ettim. Bursa’dan Oyak Renault takımı beni davet etti. Geldim ve çok da beğendiler. O zamanki antrenörüm Faruk Akagün’dü. Beni çok beğendi. İlk idmandan sonra “Senin burada kalmanı istiyorum” dedi. Ben de çok mutlu oldum. Sonuçta Bakü’de kalsaydım belki de basketbolu bırakacaktım. O zamanlarda ülke olarak çok kötü bir dönemden geçiyorduk. Ve Türkiye’de kaldım. Birkaç sene sonra, 1999’da Türk vatandaşı oldum ve 1. Lig’de oynamaya başladım.

Rasim Başak, Salon Tribünü ekibinden Baran Arslan, 1960 ve 70’li yıllardaki efsane basketbolcumuz Hüseyin Kozluca ve ekibin bir diğer üyesi Erdi Tiran. (20 Ocak 2021, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu)

• 2002-2003 sezonunda Oyak Renault’ta maç başına 14 sayı ortalaması yaparak TBL’nin en değerli oyuncuları arasına girdiniz ve 2003 yazında Fenerbahçe’miz ile sözleşme imzaladınız. Transfer süreci nasıl gerçekleşti, neler hissettiniz?

Transfer biraz hızlı gelişti. Menajerim o zaman bana birkaç seçenek sundu. Ben de çok düşünmeden Fenerbahçe’den teklif gelince, zaten Fenerbahçeli olduğum için, kabul ettim. Tabii ki çok mutlu oldum. 2003’te gelince Fenerbahçe’de uzun süre kalmaya karar verdim ve kaldım.

• Fenerbahçe’de yedi sezonda Willie Solomon, Emir Preldžič, Damir Mršič, İbrahim Kutluay, Mirsad Türkcan gibi önemli isimlerle aynı formayı giydiniz. Beraber oynamaktan en çok keyif aldığınız isim kimdi?

Açıkçası bütün takım keyifliydi. Öncelikle gerçekten arkadaştık, bu çok önemliydi. Solomon’dan Preldžič’e, yabancılarla ve Türklerle, herkesle arkadaşımız farklıydı ve iyiydi. Zaten o yüzden çok güzel bir başarı yakaladık. “Onunla iyiyim, bununla kötüyüm” diye bir şey yoktu. Zaten saha dışında arkadaştık, saha içinde savaşçı bir takımdık. Herkesle oynadığım için gerçekten mutluyum. Çünkü büyük bir takımdık ve Türk oyuncular olsun, yabancılar olsun, çok kaliteliydi. Onlarla birlikte oynadığım için çok mutluyum.

Fenerbahçe – Partizan maçı, 31 Ocak 2008. Fotoğraf: Vedat Danacı

• Bu yıllarda takımın başındaki isimler Murat Özgül, Aydın Örs, Bogdan Tanjević ve Ertuğrul Erdoğan’dı. En iyi anlaştığınız, sizin için yeri özel olan koç hangisiydi?

Tabii ki zor bir soru. Herkesle özel bir dostluğum vardı. Herkes bana bir şey kattı, Aydın Abi olsun, Bogdan Tanjević, Ertuğrul Abi, Murat Abi… Her oyuncu, koçundan bir şeyler kapmaya çalışır. Ben de o zaman gençtim, en iyi şekilde oynamak için her koçtan bir şeyler almaya çalıştım. Ve herkesle iyi anlaşıyordum, kimseyle sıkıntı yaşamadım. Herkese teker teker teşekkür ederim.

• Kulüp 2006-07 sezonunun başında Ülkerspor ile birleşmeye giderek güçlü bir kadroya ve daha yüksek bütçeye sahip oldu. Uzun yılların ardından ilk defa EuroLeague’e katıldık ve 16 yıl sonra TBL şampiyonu olduk. Takımınız ve sizin için nasıl bir sezondu? Şampiyonluk size neler hissettirdi?

Ülker’in Fenerbahçe’ye sponsorluk olarak bize katılması, çok büyük bir katkı oldu. Maddi olarak, oyuncuların bize gelmesi olarak… O yüzden Fenerbahçe için çok büyük bir katkı oldu ve başarılar gelmeye başladı. Sonuçta ne yaparsan yap, başarı için maddiyat çok önemli. Bu katkıyı alınca Avrupa’da ve Türkiye Ligi’nde çok güzel başarılar yakaladık. 2007’de şampiyon olduk. Yüzyılın şampiyonluğunu kazanmak acayip bir duyguydu, anlatılmaz. Gerçekten yaşamak lazım.

• Çubuklu forma altında 3 Türkiye Ligi şampiyonluğu, 1 Türkiye Kupası şampiyonluğu, 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu ve 2005 yılında bir FIBA EuroCup Challenge Dörtlü Finali yaşadınız. Sizin için en anlamlı başarı hangisi?

Biliyor musunuz, sporcu için her başarı önemli. “Bu fazla, bu az” değil. Benim için, Fenerbahçe’de veya başka bir takımda olsun, her başarı önemlidir. Sporcu sonuçta ne için çalışır? Başarılı olmak için çalışır. Ne kadar çok şampiyon olursan o kadar önemlidir. Seyircileri mutlu etmek için her zaman elimizden geleni yaptık.

• Fenerbahçe’de oynadığınız en başarılı maç ve yaşadığınız en unutulmaz olay nedir?

O kadar çok var ki… Nasıl anlatacağımı bilmiyorum, aklıma getirmeye çalışıyorum… Tabii ki 100. yıldaki şampiyonluk çok farklıydı. Çünkü ligdeki ilk şampiyonluğumu yaşadım. Ne yaparsan yap, unutulmaz bir an. Fenerbahçe için ve bizim için çok önemli bir şampiyonluktu. Şimdi hepsini anlatmaya başlasam röportaj bitmez. Çok var çünkü.

• Biz taraftarların aklında hırsı ve çalışkanlığıyla yer etmiş bir basketbolcusunuz, bu hırsınız zaman zaman rakip tribünlerle karşı karşıya gelmenize de sebep olmuştu. Sizce bu konuda neleri doğru, neleri yanlış yaptınız? Ve en çok sinirlendiğiniz, çileden çıktığınız karşılaşma hangisiydi?

En sondan başlayayım: Tabii ki Akatlar’daki Beşiktaş maçı. Taraftar 3-4 saat boyunca, maç öncesinde, maçta ve maç sonunda bana küfretti. Hakemler de taraftarı fazla uyarmadı. Bir kere maçı durdurdular, o kadar. Pek bir şey olmadı. Normalde bir takımın taraftarı maç boyu küfür ediyorsa, kural olarak salonun boşaltılması gerekir. Ama yapmadılar. Tabii ki zordu. Herhangi bir insana herkes küfür ederse, çok da hoş olmaz. Orada biraz çileden çıktım ama maçta olabildiği kadar oynadım. Beni çok etkilemezdi ama üzücü bir şey. Çünkü taraftar küfür etse, hangi oyuncunun hoşuna gider? Kendini nasıl hisseder? Herhangi bir vatandaş söylesin.

Kaynak: basketdergisi.com

• Cevaplaması zor bir soru olabilir ama yine de sormak istiyorum: 2008-09 sezonu TBL Final Serisi’nde 2-0 öne geçmemize rağmen şampiyonluğu Efes Pilsen’e 4-2 ile kaybetmiştik. Seriye dair görüşleriniz nelerdir?

Bizim için gerçekten üzücüydü. Bugün gibi hatırlıyorum, çok da iyi başlamıştık. Tabii ki bizim de hatalarımız var ama hakem kararları vardı. 2-0’dan kaybetmemek gerekiyordu. Olabilir, sonuçta spor. Bir gün iyi oynarsın, bir gün kötü oynarsın, kaybettiğimiz için üzüldüm ama bize ders oldu. Ondan sonraki maçları genel olarak kazandık. Her zaman bir ders yaşarsınız, o gün de kötüydük.

• Türkiye’de Fenerbahçe’nin haricinde Oyak Renault, Türk Telekom, Antalya BŞB ve Trabzonspor formaları giydiniz. Fenerbahçe’mizi diğer kulüplere göre özel kılan şey sizce nedir?

Fenerbahçe çok büyük bir camia. Taraftar mükemmel. Ben Fenerbahçeliyim, burada olmak Fenerbahçeli olsa da, olmasa da her oyuncu için büyük bir başarı. Büyük başarılar yakaladım, güzel şeyler yaşadım. Özel kılan şey ise sahaya çıkarken taraftarın verdiği destek, enerji… Kötü oynama şansın yok. Benim için taraftar değerli.

Fenerbahçe – Lottomatica Roma maçı, 15 Ocak 2009. Fotoğraf: Bülent Kılıç

•  Fenerbahçe formasıyla Abdi İpekçi Spor Salonu’nun parkelerine sayısız kez çıktınız. Maalesef 2017’de yıkılan salon, birçok maçta unutulmaz atmosferlere ev sahipliği yaptı. Sizce o hava ve Fenerbahçe taraftarı nasıldı? Şu an Ülker Sports Arena’da bulunan taraftar profiliyle kıyaslamanız mümkün mü?

Fenerbahçe taraftarı her zaman mükemmel. Nerede olursak olalım, her zaman destek verdiler. Avrupa’ya gittik, İsviçre’ye gittik, birçok maçı hatırlıyorum, bizim taraftarımız onlarınkinden fazlaydı. Ve o desteği Abdi İpekçi’de olsun, başka yerde olsun, her yerde gördük.

Ben tabii ki Ülker Arena’da oynamadım ama o salon Fenerbahçe için daha iyi. Kendi salonumuzda oynuyoruz, taraftar için yakın, sonuçta Kadıköy’ün takımıyız. O atmosferi kendi salonumuzda yaşamak her zaman farklı. Abdi İpekçi’de de atmosfer çok güzeldi. Çok büyük maçlar oynadık, orada da unutulmaz anlar var. Ama Ülker Arena Fenerbahçe’nin salonu olduğu için daha güzel. Artık idman salonu yakın, her şey yakın, çok büyük tesisler yapıldı. Fenerbahçe taraftarı için en güzel salonlardan biri.

• Biraz önce bahsettiğimiz gibi, basketbolda, sizin oynadığınız dönemde büyük bir atılıma geçildi ve bu atılım en büyük meyvesini 2017’deki EuroLeague şampiyonluğu ile verdi. Sonuç olarak Fenerbahçe’miz Türk basketbolunda lokomotif kulüp haline gelmiş oldu. Söz konusu dönemi ve takımın bu sezonki durumunu nasıl görüyorsunuz? Formamızı giydiğiniz dönemde, bir gün bu seviyeye çıkılacağını ve Avrupa’nın en büyük kupasının müzemize geleceğini düşünmüş müydünüz?

Tabii ki, sonuçta her oyuncu büyük bir başarı yakalamayı düşünür. Ben de güzel başarılar yaşadım. Şu anda Fenerbahçe lokomotif oldu. Avrupa’nın en iyi takımlarından biri. Artık herkes bizi biliyor. Eskiden Fenerbahçe Avrupa’da basketbol olarak çok bilinmiyordu, sadece futbol takımımız biliniyordu. Artık herkes bizi konuşuyor. Her şey ilk olarak Ülker’le olan birleşmeden geliyor. Böyle olacağı belliydi. Bence ileride daha iyi olacağız, her zaman büyük başarılar yakalayacağız.

Brose Baskets Bamberg – Fenerbahçe, 17 Ocak 2008. Fotoğraf: Reinhold Eckert

• Döneminizde oynanan basketbolu ve oyun tarzını bugünle kıyaslayacak olsanız neler söylersiniz?

O zaman ligimizde daha çok Türk oyuncular vardı. Basketbol her zaman aynı, hızlı. Şu an her takımda neredeyse sadece yabancılar var. Basketbol her zaman hızlı, heyecanlı ve güzel bir spor. Futbol gibi değil. Maçları seyrediyorum ama basketboldan daha çok zevk alıyorum. Basketbol her zaman seyredilmesi gereken bir spor ama Türkiye’de ve dünyada birinci spor futbol. Basketbol ikinci planda. Ama Fenerbahçe basketbolu Türkiye’ye sevdirdiği için artık popülerleşti. İnşallah ileride daha fazla insan basketbol izler.

• Röportajımıza katıldığınız için Salon Tribünü Ekibi olarak size bir kez daha teşekkür ederiz. Bu yazımızı okuyan Fenerbahçe taraftarlarına mesajınız nedir?

Hiçbir zaman oyuncuları bırakmayın, Fenerbahçeli oyunculara destek verin. Çünkü başarıyı yakalamak kolay değil, sporcuların çok çalışması gerek. Ellerinden geleni her zaman yapacaklarını biliyorum. Taraftarlar bizi bırakmasın, oyuncular her zaman destek verir, başarıyı yakalar. Sağolun.

Yorum bırakın