Arzu Özyiğit: “Şampiyonluk, Benim İçin Çok Anlamlıydı”

Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı’nın 1990’lı yıllardaki çıkışının mimarlarından olan ve günümüzde takımımızın menajerliğini yapan eski milli basketbolcumuz Arzu Özyiğit, Salon Tribünü ekibinden Erdi Tiran ve yazarımız Aydın Şenyuva’nın geçmişe, günümüze, transfer sürecine ve takımın hedeflerine dair sorularını yanıtladı.

• Arzu Hanım, ilk olarak röportajımıza hoş geldiniz. Röportaj teklifimizi kabul etmenizden dolayı Salon Tribünü ekibi adına sizlere teşekkürlerimizi sunarız. 16 Ekim 1972’de Mersin’in Tarsus ilçesinde dünyaya geldiniz ve basketbola Adana BOTAŞ’ta başladınız. Bu sporla tanışma hikayenizi ve altyapı yıllarınızı bize anlatabilir misiniz?

Şimdi ben Tarsusluyum ve ailemizin boyu oldukça uzun. Ağabeyim Tarsus Amerikan Koleji’nde basketbola başladı, ben de çok heveslendim ve ısrarla basketbol oynamak istedim. Okulda beden eğitimi öğretmenim beni çok teşvik etti, ondan sonra da BOTAŞ Spor Kulübü’nde oynamaya başladım, o şekilde başladı. Biz üç kardeşiz, ağabeyim ve erkek kardeşim (Ali Rıza Özyiğit, Murat Özyiğit) olmak üzere üçümüz de birbirimizden etkilenerek basketbola başladık ve milli takım formasını gururla taşıdık.

• Siz ve Kadın Basketbol Takımımızın geçmişi hakkında arşivlerde araştırma yaptığımızda, ne yazık ki sağlıklı ve detaylı bilgilere ulaşamıyoruz. Adana BOTAŞ’ın ardından İstanbul Üniversitesi’nde forma giydiniz, daha sonra Fenerbahçe’ye geldiniz. Çubuklu formayı giydiğiniz yıllara dair neler söylersiniz?

Çubukluyu ilk olarak 1994 ve 1996 yılları arasında giydim. Daha sonra Fenerbahçe’ye 1998-99 sezonunda tekrar geldim. Şampiyon olduğumuz 2003 yılına kadar Fenerbahçe’de oynadım. Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı, modern basketbola geçtiği dönemlerdeki ilk şampiyonluğunu 1998-99 sezonunda kazanmıştı ve o, benim ve Serap’ın (Serap Yücesir) kaptanlığında oldu. Benim için çok anlamlıydı diyebilirim. Başkanımız (Aziz Yıldırım), statta şampiyonluk kupasıyla beraber tur attırmıştı. Orada gerçekten Fenerbahçeli olmanın anlamını, camianın büyüklüğünü anladım ve inanılmaz gurur duydum.

Serap Yücesir ve Arzu Özyiğit, Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda şampiyonluk turunda. (Fotoğraf: Anadolu Ajansı)

• Türkiye Kadın Basketbol Ligi’nde mücadele ettiğimiz ilk yıllarda, takımımızın formasını giyen isimlerdendiniz. Fenerbahçe’deki başarılarınız sizin için ne ifade ediyor?

İki Türkiye Ligi şampiyonluğum, üç Türkiye Kupası şampiyonluğum, üç de Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğum, toplamda sekiz tane kupam var. O zamanlar kadın basketbolunda rakiplerin gerçekten bol olduğu, çok sayıda kulübün iddialı olduğu dönemlerdi. Her sene kimin şampiyon olacağı belli olmuyordu, böyle bir dönemde şampiyon olmak gerçekten çok önemliydi. Galatasaray’ın 10 yıl boyunca üst üste şampiyon olarak kurduğu hegemonyayı, 1999’da aldığımız ilk şampiyonlukla yıkmış olduk. Ayrıca EuroLeague serüvenimiz de ilk olarak o dönemde başladı.

Fotoğraf: Arzu Özyiğit Arşivi

• Kulübümüzde oyuncu olarak geçirdiğiniz süreçte, sahaya çıktığınız en unutulmaz maçı ve yaşadığınız en ilginç anıyı anlatmanız mümkün müdür?

Şampiyon olduğumuz yılı anlatacağım: O zamanlar taraftar sınırlandırması yoktu, eşit sayıda yer ayrılıyordu. Abdi İpekçi Spor Salonu’nda yaklaşık 7-8 bin kişiye karşı oynamıştık. Yarısı Fenerbahçe taraftarıydı, hınca hınç doluydu. Rakip sahada, Galatasaray’ın evinde, kendi taraftarımızın önünde bu şampiyonluğu kazandık, onu asla unutamam.

• Fenerbahçe’de forma giydiğiniz süreçte, sizin için unutulmaz olan oyuncular ve antrenörler kimlerdi?

Benim için gerçekten unutulmaz oyuncu, Clarissa Davis. Dünyanın en iyi oyuncularından biriydi. bize gerçekten “winner”lığı ve kazanma ruhunu gösterdi, öğretti diyebilirim. Serap Yücesir beraber gerçekten çok iyi uyum sağladığımız bir takım arkadaşımdı. Didem Akın da çok iyi bir oyuncuydu. O zamanlar, bu menajerlik konusunda Murat Yosmaoğlu’ndan feyz alarak, kendimi çok geliştirdim. Bence bu menajerlik olgusunu Türkiye’ye getiren isimlerden biridir, ona da çok şey borçluyum.

2001-02 sezonu Türkiye Kadın Basketbol Ligi şampiyonu Fenerbahçe. (Kaynak: twitter.com/SporSergi)

• Çubuklu formayı giydiğiniz süreçte takımımız, iç saha maçlarını hangi salonlarda oynuyordu? Bir kaptan olarak, taraftarlarla olan ilişkilerinize ve kadın basketboldaki tribün atmosferine dair neler söylersiniz?

İç saha maçlarını Caferağa’da oynuyorduk. Bir de bir dönem Haldun Alagaş’ta oynuyorduk ama genelde Caferağa’da oynadık. Taraftarlarla ilişkim her zaman çok iyiydi, hatta bir grubumuz vardı, deplasmanlara bile geliyorlardı ve inanır mısınız, ben şu anda o taraftarlarla halen çok yakın arkadaşım. Onlar artık deplasmanlara gitmiyorlar ama en ufacık fırsatta benim arkamda durdular, destekçilerim oldular ve çoğuyla halen görüşüyorum.

• Oyunculuğu bırakmanız ve milli takımlardaki menajerlik deneyiminizin ardından, 2019 yazında Fenerbahçe’nin teklifini kabul ederek Kadın Basketbol Takımımızın menajerliğine geldiniz. Fenerbahçe’ye idareci olarak dönüşünüz nasıl gerçekleşti?

Oyunculuğu bıraktıktan sonra, dediğiniz gibi Ümit Milli Kadın Basketbol Takımı’nın menajerliğini yaptım. Daha sonra A Milli Kadın Basketbol Takımı’nın genel menajerliğini yaptım. Oradaki görevim bittikten sonra 2016 Rio Olimpiyatları’nda görev aldım. Görevim bittikten sonra erkek takımlarından Antalyaspor’dan genel menajerlik teklifi aldım ve Antalya’ya taşındım. Benim açımdan farklı bir deneyim oldu.

Ancak daha sonra Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı, yeni yönetimle beraber birtakım değişikliklere gitti. Semih Özsoy ve Metin Sipahioğlu’nun teklifi üzerine, gönül verdiğim bu camiaya seve seve dönmüş oldum. Şampiyon olarak bıraktığım bu takımı tekrar gelip şampiyon yapmak, benim için çok anlamlıydı ve en büyük hedefimdi. Biliyorsunuz, ilk geldiğim dönem maalesef pandemiden dolayı sezonu bitirememiştik. Ama ikinci sezonu tamamladığımızda namağlup şampiyon olduk. Bu, kendime, camiama ve bizi her fırsatta destekleyen başkanımıza (Ali Koç) en güzel armağan oldu.

Kaynak: trendbasket.net

• İdareciliğinizin ilk sezonu olan 2019-20 sezonunda takımımızın iyi performansı, Covid-19 pandemisinin başlaması ve liglerin iptaliyle yarıda kalmıştı. Eğer bu şanssızlık yaşanmasaydı, Potanın Kraliçeleri sizce özellikle Avrupa’da nereye kadar gidebilirdi? Önümüzdeki sezonda ise takımımız, bir kez daha ilk Avrupa şampiyonluğu için sahaya çıkacak. Sezona dair hedefleriniz, beklentileriniz nelerdir?

Pandemide play-off çeyrek final maçlarının ilk ayağını oynayabilmiştik, diğer takımlar oynayamadı. İlk ayağında çok farklı bir şekilde kazanmıştık, zaten Final-Four oynamamız garanti gibi bir şeydi. Yani biz 2019-20 sezonunda da Final-Four’u oynamışız gibi kabul ediyoruz.

Zaten aşağı yukarı bu seneye benzer sonuçlardan birisi olacaktı… Kim bilebilir, belki daha iyisi bile olabilirdi ama oynamak kısmet değilmiş. Önemli olan herkesin sağlığıydı, o aşamada bunu düşünecek durumda değildik. Bir sene sonra kaldığımız yerden devam ettik, namağlup şampiyon olduk ve Final-Four’a kalarak Avrupa üçüncüsü olduk. Her zaman daha ileriye olan hedeflerimiz devam ediyor.

• İstanbul’a getirilen Héléna Ciak’ın ne yazık ki sakatlığı nedeniyle yolların ayrılarak geri döndüğünü göz önüne alırsak, transfer çalışmalarımıza dair neler söylemek istersiniz?

Héléna Ciak’ın sakatlığı bizi gerçekten çok üzdü. Bu dönemde Avrupalı uzun bulmak gerçekten çok zor, açıkçası bu durum bizi zorladı. Ama biz Fenerbahçe Spor Kulübü’yüz, başkanımızın bizi asla hedeflerimizden geri bırakmayacağını biliyoruz. O yüzden de önümüzdeki günlerde hocamız Víctor Lapeña ve yeni yöneticimiz sayın Kemal Danabaş ile birlikte durum toplantısı yapıp, takımımızı bir an önce yine hedeflerimiz doğrultusunda en iyi pozisyona getirebilmek için çalışacağız. Mutlaka yeni transferlerimiz olacaktır.

2020-21 sezonu Kadınlar Basketbol Süper Ligi şampiyonu Fenerbahçe. (Kaynak: fenerbahce.org)

Altyapıdan A Takım’a oyuncu çıkarma çalışmalarında son durum nedir?

A Takım’a oyuncu yaratma çalışmaları gerçekten çok iyi. Biz bir piramit sistemi kurmuştuk. En tepeden en alta kadar, bütün sistemlerimizi birbirine yakın hale getirdik. Altyapılarda çok potansiyelli oyuncularımız var, o yüzden altyapılardaki takımlara da çok değer veriyoruz. Fenerbahçe Gelişim takımı da bizim için çok önemli, geçen sene bir alt ligde (Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi) play-off’a kaldılar. 18 yaşındaki çocuklar, profesyonel sporculara karşı müthiş mücadele verdiler.

Çok potansiyelli oyuncularımız var, onları her sene hazırlık dönemlerinde takımımıza dahil ediyoruz. Biz buna “tray out” diyoruz, başarılı bir şekilde geçen çocukları A Takım kadrosuna dahil ediyoruz. Her sene 5-6 gelişim oyuncusu A Takım’la beraber idmanlara başlıyor, daha sonra seçilen sporcuları açıklıyoruz. Bu da alttan gelen çocuklara çok ciddi motivasyon oluyor.

• Fenerbahçe’mizde iki sezondur İspanyol koç Víctor Lapeña ve ekibiyle başarılı bir performans gösteriyorsunuz. Koç, performansıyla ve sempatik kişiliğiyle taraftarların sevgisini kazanmış durumda. Onu nasıl tanımlarsınız, kendisiyle ilişkileriniz nasıl gidiyor?

Her şeyden önce çok iyi arkadaş olduk. Çok tutkulu, hırslı, işini severek yapan bir antrenör. Ve bu tutkusunu işine çok yansıtıyor, bu da başarılara yansıyor. Bu yüzden kendisinden çok memnunuz. Taraftarımızın sevgisinin de çok farkındayım. O da Fenerbahçe’de çok uzun yıllar boyunca çalışmak istiyor, Fenerbahçe’nin istediği şeyi Fenerbahçe’ye vermek istiyor. Tek hedefi EuroLeague’de şampiyonluk kupasını kaldırmak.

Biliyorsunuz, Ekaterinburg diye bir takım var ve onlara göre çok düşük bütçelerdeyiz, bütçe olarak onlara ulaşmak neredeyse imkansız. Ama biz her zaman Fenerbahçe’yiz, çok küçük bütçelerle çok büyük başarılar elde ettiğimiz dönemler olmuştur. Kimyamızla, atmosferimizle, organizasyonumuzla, koçumuzla, oyuncularımızın iyi karakterleriyle maddi açığı kapatıp şampiyon olmak için her sene sıfırdan başlayıp o hedef doğrultusunda ilerliyoruz.

Arzu Özyiğit ve Víctor Lapeña. (Kaynak: fenerbahce.org)

Şunu da belirtmek isterim, biz Kadın Basketbol Şubesi olarak bu kulübün başarılı şubelerinden birisiyiz. Ama bu tek başına olmuyor. Başkanımız (Ali Koç) bizi inanılmaz derecede destekliyor. Her türlü ihtiyacımızda ve her türlü motivasyon konusunda kendisi gerçekten çok ön planda, desteğini verdiğini her fırsatta belirtiyor. Bizi çok önemli ve özel anlarda da hiçbir zaman yalnız bırakmıyor, kendisine çok minnettarız. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak hep beraber çok güzel işler başaracağımıza gerçekten çok inanıyorum.

• Son olarak, bu röportajı okuyan Fenerbahçe taraftarlarına mesajınız nedir? Onlara ne söylemek istersiniz?

Fenerbahçe taraftarına mesajım, onlarla tekrar kavuşacağımız için çok mutluyuz, hatta sabırsızlanıyoruz. Onlar olmadan geçen sene bu kadar başarılı olduk, onlarla neler olur, düşünemiyorum bile. Lütfen bu sene Covid-19 pandemisinin koşullarında, tribünleri bizim için doldurabildiğimiz kadar doldurmaya, hep beraber kaldığımız yerden devam edelim.

Aydın Şenyuva, Arzu Özyiğit ve Erdi Tiran.

Yorum bırakın