Maurizio Gherardini: “Hedefim, Tutkumu Her Zaman Yaşayabilmek”

2014’ten beri görev yaptığı Fenerbahçe’de büyük başarıların arkasındaki gizli kahraman olan Genel Menajerimiz Maurizio Gherardini, Salon Tribünü ekibinden Osman Talha Sümer’in yeni sezona, transferlere ve Željko Obradović’e dair sorularını yanıtladı.

Röportaj sürecindeki katkılarından dolayı Fenerbahçe Spor Kulübü Erkek Basketbol Şubesi İletişim ve Medya Sorumlusu İlker Üçer’e teşekkürlerimizi sunarız.

BU RÖPORTAJI SEYRETMEK VE DİNLEMEK İÇİN: YouTube / Spotify

Bay Gherardini, öncelikle röportaj talebimizi kabul ettiğiniz ve bizleri burada, Ülker Arena’da ağırladığınız için size teşekkür ederiz. İlk olarak, Donatas Urbonas’a verdiğiniz röportajda bu sene daha fiziksel, derin ve güçlü bir kadromuz olduğunu ve bazı sürprizlere imza atabileceğimizi belirtmiştiniz. Fenerbahçe’nin bu sezon EuroLeague’deki hedefi nedir?

Bence hedefimiz, günün sonunda iki kulvarda da rekabetçi olabilmek. Ve tabii ki sonuç odaklı konuşmak istemiyorum ama geçen yıla göre iki kulvarda da rekabetçiliğimizin seviyesini yükseltmek istiyoruz. Bu yıl EuroLeague’de play-off’lara ulaşabilmek için savaşabileceğimizi düşünüyorum. Sonrasında da neler olabileceğine bakacağız. Türkiye Ligi’nde de final serisinde oynamak için savaşacağız ve sonrasına bakacağız.

Geçen yılı istediğimiz şekilde bitirdiğimiz söylenemez ancak bu Efes şampiyonluğu hak etmediği için değil, çünkü onlar geçen yıl Avrupa’nın en iyi takımıydı ancak biz daha istikrarlı ve kaliteli şekilde savaşabilmeyi arzu ediyorduk. Onlar tabii ki çıtayı çok yükseğe koydular ancak bu yıl oluşturduğumuz takımımızla onlara daha yakın olabiliriz. Bence, iki kulvarda da sezon sonunda tam olarak nerede olmak istediğimizi söylemek kolay değil. Bugün EuroLeague’de 18 takım var ve hepsi play-off yapabilirler. Belki de Final-Four’da olabilecek 10 tane takım da var. Bence hep birlikte savaşabiliriz, geçen yıla oranla daha istikrarlı bir sezon geçirebilmek için kaliteli ve derin bir rotasyona sahibiz.

Çünkü geçen yıl, bir nevi “roller coaster” gibiydi. Ancak çalkantılı bir başlangıcı da muhteşem bir geri dönüşe çevirmeye başarmıştık. Fakat sonunda şansımız pek yaver gitmemişti çünkü sakatlıklar ve Covid, CSKA ile oynanan play-off serisinden daha ileriye gitmemize izin vermedi, ancak bu da oyunun bir parçası. Gerçekçi hedeflerimiz, temelde yine aynı olmalı; EuroLeague’de play-off, Türkiye Ligi’nde de final oynayabilmek. Ama geçen yıla göre daha yüksek bir şansa sahip olarak bunu yapabilmek, daha ileriye gitmek için daha yüksek şansa sahip olmak. Uzun bir sezon olacak ve şu anda oluşturduğumuz takım kimyası, çok büyük önem arz ediyor. Sonrasında sezon nasıl devam edecek, göreceğiz.

Ancak şunu da unutmayalım: Bizim için oldukça sıradışı bir yaz dönemi oldu. Yaşananları iyi yönettiğimizi ve yeni sezona olabildiğince sorunsuz bir giriş yapacağımızı umuyorum. Ancak, tabii ki bu yazın bizim için ne kadar sıradışı olduğunu da saklayamayız. Bununla beraber, bir araya getirdiğimiz grubu, kaliteyi ve opsiyonları beğeniyoruz. Bu nedenle rekabetçi olabileceğimizi düşünüyorum.

Evet biz de aynı şekilde inanıyoruz ve sizin de söylediğiniz gibi EuroLeague’de çıta her sezon daha da yükseliyor. Bununla beraber, kadromuz da tabii ki iyileşiyor. Igor Kokoškov’un beklenmeyen ayrılığı, bu sezon tüm planları alt üst etti. Aleksandar Djordjević’in kulübe gelişini, “bir şoföre göre plan yapmışken aynı plana uyabilecek bir şoför bulma” olarak tanımlıyorsunuz. Yeni koç arayışı, Djordjević ile yapılan görüşmeler ve sözleşme imzalama aşamasında neler yaşandı?

Yaşanan şey, tamamıyla beklenmedik bir olaydı. Böyle bir şeyle başa çıkabilmek için, bunun hemen sezon sonunda yaşanması daha mantıklı olurdu ama bu olmadı. Bu olay yaşandığında Temmuz ayının ortasını geçmişti. Sezon öncesi hazırlıklarına sadece bir ay kalmıştı ve bu beklenmedik durumu yönetmekle karşı karşıyaydık. Yaşanan şeylerin nedeninin anlıyorduk, ihtiyaçlarını da anlıyorduk, aslında her şeyi anlamıştık. Ama gerçekte, yönetmek durumunda olduğumuz çok hassas ve önemli bir durumumuz olduğunu ve olabilecek en iyi çözüm yolunu bulmak zorunda olduğumuzu da anlamıştık.

Geçmişte de tabii ki bu tarz ayrılıklar yaşanmıştır, böyle hikayeler hatırlarsınız… Bunlar birçok yerde yaşanabilir ama temmuz ortasında değil. Büyük resme bakmaya çalıştık, listede o an uygun olabilecek isimleri değerlendirmeye çalıştık. Bu tarz analizler yaptığınız zaman artıları ve eksileri tartarsınız, nelerin faydalı olabileceği, nelerin faydalı olmayacağı, koçun stili, geçmişi, bize neler katabileceği, böyle bir takımla nasıl bağ kurabileceği…

Diyeceğim odur ki, bir şoför seçerken birçok etkeni göz önünde bulundurmak zorundasınız. Farklı durumları analiz ettik ve içinde bulunduğumuz durumda Djordjević, ihtiyacımız olan en iyi seçenekti. Durumun nasıl gelişeceğini görmemiz gerek, çünkü demin de söylediğim gibi, sezonda neler yaşayacağımızı göreceğiz. İlk izlenimlerimize göre Djordjević, kendisinin bir araya getirmediği bu araç için doğru şoför gibi görünüyor. Geçmişte Devin Booker, Danilo Barthel ve Marko Gudurić gibi oyunculara koçluk yapmış olması ve onlarla duygusal bağının olması, bizim için iyi bir şey. Bu, onun için de kolay bir değişiklik olmayacak çünkü EuroLeague’in en üst seviyesi hakkında konuşuyoruz. Ama bence o, bu oyuncu grubunu yönetebilecek becerilere sahip.

Bu zamana kadar gördüğümüz kadarıyla, takımla beraber yaşadıkça, antrenmanları izledikçe, ilk hazırlık maçını izledikçe o pozitif hissiyatı yaşıyoruz. Tekrar söylüyorum, yönetmesi kolay bir durum değildi ama başa çıkmak zorundaydık. Koç Djordjević ile bizim gerçeklerimizi, ihtiyaçlarımızı, çevremizi ve “baskıyı’’ hissetmesi için zaman geçirmeye çalışıyorum. Çünkü göz önünde bulundurulması gereken birçok faktör var ve bence o, bunu anlıyor. Bu yıl ihtiyacımız olan şeyi yapma konusunda gerekli kaliteye sahip olduğunu düşünüyorum.

Fotoğraf: eurohoops.net

Evet, ayrıca geçen yıl o da Virtus Bologna’da zor bir süreçten geçti. Onun en önemli karakteristik özelliği soyunma odası yönetimi, oyunculara yaklaşımı… Sanıyorum bu da kararınızda önemli yer tuttu.

Bir koçun oyuncularını nasıl yönettiğini anlamak, her zaman önemlidir. Biz Fenerbahçeliler, muhtemelen yedi yıl boyunca Željko Obradović gibi eşsiz bir koçla çalışmanın keyfine alıştık. Ama sadece bir tane Obradović var. Onu bir ölçüt olarak alamayız, çünkü o eşsiz. Bence Djordjević Bologna’da çok zor şartlarda iki yılı yönetti ancak günün sonunda, geçen sezon oyuncuların bir arada durması ve İtalya Ligi şampiyonluğunu kazanmaları, koçlarının çok yüksek ihtimalle artık koçları olmayacağını bildikleri halde bunu başarmaları oldukça önemliydi. Onlar gerçekten bir arada durdular ve koçları için oynadılar. Çünkü o, oyuncularına bunu nasıl yönetmesi gerektiğini göstermişti. Bence bu çok önemli. Bu durumu değerlendirdiğimizde, bu bizim için bir artıydı.

O, harika bir oyuncuydu, Avrupa standartları için efsanevi bir oyuncuydu. Obradović’in ilk EuroLeague şampiyonluğunda maç kazandıran basketi atan oyuncuydu. Evet, iyi bir oyuncuydu ama bu, hemen iyi koç oyuncu olacağı anlamına da gelmiyor. Djordjević, dönemindeki diğer oyuncularla kıyaslandığında koçluk kariyerine daha geç ve yavaş şekilde başladı. Ancak özellikle son iki deneyiminde, iki yıl Bayern’de, iki yıl Bologna’da oldukça dikkat çekti. Ve o, en önemli özelliğinin oyuncu yönetimi olduğunu gösterdi. Bence bu, sahip olduğumuz oyuncu grubunda çok önemli.

Fenerbahçe’de bugüne kadar geçirdiğiniz zamanı nasıl değerlendirirsiniz? Kendi performansınızı kısaca nasıl değerlendirirsiniz?

Hiçbir zaman böyle bir değerlendirme yapmadım. Sadece şunu söyleyebilirim: Profesyonel bir genel menajer olarak, bu işi 41 senedir yapıyorum. Eğer 41 sene öncesine gidersem, bu işi yapacağımı asla düşünmezdim. Ancak bu işi kendi memleketim için yapacak kadar şanslıydım. Benetton’da 15 yıl çalışacak kadar şanslıydım. NBA’de 8 yıl çalışacak kadar şanslıydım. Ve Fenerbahçe’de sekizinci yılımda olacak kadar şanslıyım…

Hedefim, tutkumu her zaman, 7/24 yaşayabilmek ve kulüp için en iyi kararları vermek. Bu yaklaşımım hiçbir zaman değişmedi. Kendi memleketimin takımı gibi düşük bütçeli bir takımı da yönetsem, Benetton günlerimdeki gibi Avrupa’nın en iyi organizasyonlarından birisini de yönetsem, NBA’de de çalışsam veya bugünkü gibi Fenerbahçe’de de çalışsam, her zaman durumdan duruma göre değişiklik göstermeyen bazı prensipleri takip ederek yönetmeye çalışırım. Çünkü yaptığınız işe olan aşkınız ve tutkunuz, kararlarınızda her zaman önemli yer tutar. Her zaman böyle olmalıdır.

Bence Fenerbahçe harika bir yolda, çünkü hala altı kez üst üste play-off oynama başarımız var, beş kez Final-Four’da yer aldık, üç kez final maçı oynadık, bir EuroLeague şampiyonluğu elde ettik, dört kez Türkiye Ligi şampiyonu olduk, üç Türkiye Kupası şampiyonluğu, iki Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu… Tüm bunları nasıl değerlendirirsiniz? Bunu sizin söylemeniz gerek.

Bildiğim tek şey, her zaman aynı yönetim prensiplerini takip etmeye çalıştığım. Tabii ki bu bir ironiydi, bütün artıları sıraladık. Ancak tabii ki artıları sıraladığınız zaman, diğer yanda da eksileri vardır. Her zaman kazanmayı denersiniz, kazanmak çok zordur ancak en zoru tekrar kazanmak, tekrar kazanmak, tekrar kazanmak… Bu, çok çok zordur. İnsanlar, bunun farkına varmalı çünkü bu yedi sekiz yılda başardığımız şeylerin tekrar kazanılması kolay olmayacak. Bu kolay olmayacak çünkü bu sporun doğasında da var. Fenerbahçe basketbolunda böylesine özel zamanlar geçirmenin ayrıcalığını yaşıyorum.

Burada olduğum sürece, elimden geldiğince bu organizasyonun geleceğini için en iyi kararları vermeyi isterim. Çünkü ben Fenerbahçe’nin genel menajeriyim, Fenerbahçe’yi seviyorum, yaptığım işe olan tutkuyu ve yöneticilik prensiplerine olan bağlılığımı olabildiğince hissetmek istiyorum. Bundan sonrasında beni taraftarlar mı nasıl değerlendirir, yönetim mi nasıl değerlendirir, ofisteki arkadaşlarım mı nasıl değerlendirir, bilmiyorum. Tek söyleyebileceğim, bu işe her günde ve almam gereken her kararda aynı şekilde yaklaşacağım.

Gherardini, EuroLeague’de “2017 yılının en iyi yöneticisi” ödülünü almıştı. Kaynak: ntvspor.net

Takımımızın yeni sezon hazırlıkları devam ediyor. Sosyal medyada taraftarların oyun kurucu transferi ile ilgili çok sayıda mesajı var. Kadro planlamasındaki son durum nedir? Takıma katılması ve ayrılması beklenen oyuncular var mı?

Kadromuzu tamamlamaya çalışıyoruz. Bunu çok yakın zamanda yapacağımızı düşünüyorum. Ancak oynamak isteyen 15 oyuncunuz olduğu zaman şunu anlamak lazım. Taraftarların gözünden baktığınız zaman, şunu demek nispeten daha kolay: “Guard alalım, forvet alalım, uzun alalım…”. Bu çok kolay. Ama sonra şunu anlamanız lazım: Kazanma şansına sahip olmak için takım içerisinde nasıl bir kimya oluşturacaksınız?

Kimya; 15 oyuncuyu yönetebilmek, onlara yeterli süre ve sorumluluk vermek, yaptıkları işten tamamen keyif almaları ve sahada en iyilerini vermeleri demektir. Çünkü doğru kimyayı oluşturamazsanız, kazanma şansınız olabileceğinden çok daha düşük olur. Eğer oyuncuları gülümsetemezseniz, kazanma şansınız olabileceğinden çok daha düşük olur. Bu yüzden kimya, her zaman göz önünde bulundurmanız gereken bir kavramdır. Ben de bu tür egzersizleri çok yapıyorum: “Bunu alabiliriz, şunu alabiliriz…” Tabii ki bu da benim işim, hayatımın bir parçası. Fakat çoğu zaman detaylı açıklanamayacak bazı durumlar vardır. Bazı şeyler neden gerçekleşmiyor? Çünkü kontratla alakalı bazı meseleler olabilir, bazı imkansız transfer yolları ve kim bilir daha birçok sebep…

Yani demem odur ki, her şeyi her zaman detaylıca açıklamak mümkün değildir. Size şunu söyleyebilirim: Çünkü bu, daha önce paylaşmaya çalıştığım prensiplerin bir parçası. Bence bir menajer, 7/24 bu yaklaşımı sergilemeli. Yılın 365 günü, olan tabloyu değerlendirmeliyiz, göz önünde bulundurmalıyız ve her zaman her şeye hazır olmalıyız. Bilemezsiniz, belki bir anda hiç beklenmedik bir fırsat çıkabilir ve kimsenin beklemediği bir takımdan, kim bilir kimleri transfer edebilirsiniz… Hazır olmalısınız. Bu da demek oluyor ki, o an içinde bulunduğunuz durumun, sahip olduğunuz kimyanın, bütçenin, günün sonunda takıma katabileceğiniz yeni değerlerin ve o an elinizde bulunan değerlerin farkına varabiliyor olmanız gerekiyor.

Aynısını mümkün olduğunca yönetim ve kulüple paylaşarak da yapmalısınız, çünkü onlar bütçenin etkilenebileceğini bilmeliler. Teknik ekiple de olabildiğince paylaşmalısınız, çünkü her şey şoförün bilgisi dahilinde başlar. Ve işin tamamlanması için mümkün olan en iyi şeyi yapmalısınız. 15 oyuncunuz olduğunu ve her maçta toplamda 200 dakika süre olduğunu düşündüğünüzde, bunun o kadar da kolay olmadığını anlayacaksınız. Bu süreleri dağıtmak, matematiksel olarak bile imkansız.

Bizi EuroLeague şampiyonluğuna ulaştıran Željko Obradović eski kulübü Partizan ile sezon öncesi hazırlık turnuvası için İstanbul’a geliyor. Željko’nun sizin için bir iş arkadaşı veya koçtan daha fazlası olduğunu biliyoruz. Željko ile aranızdaki ilişki hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Profesyonel olarak 10 yıl birlikte çalıştık. Birbirimizi 30 yıldır tanıyoruz. Yani bu çok eskiye dayanıyor. Basketbol koçluğu veya menajerlik hayatlarımızın dışında bir ilişki kurduk. O eşsiz bir koç ancak aynı zamanda eşsiz de bir arkadaş. Onun çok kaliteli bir insan olduğunu söyleyebilirim. O, çok hassas birisi ve çok büyük bir yüreği var. O bir arkadaş olarak her zaman yanınızdadır, ki bu çok önemli. O, dinlemek, paylaşmak ve tartışmak için de her zaman müsaittir. Onunla geçen bunca zamanın en eğlenceli yanı, onunla oturup, bir şeyleri paylaşmak ve tartışmak, hayatlarımız, basketbol hayatlarımız ve her şey üzerine de konuşabilmekti. Ve tekrardan, o eşsiz bir koç olduğu kadar eşsiz de bir insandı.

Fotoğraf: trendbasket.net

Son olarak… Taraftarlara mesajınız nedir? Onlar pandemi nedeniyle bir buçuk senelik aranın ardından Arena’ya geri dönüyorlar. Onlar hakkında ne söylersiniz? Mesajınız nedir?

Geri dönmeleri onlar için neredeyse yeni bir deneyim olacak ve bizim için de onların varlığını hissetmek, yeni bir deneyim olacak. Fenerbahçe olarak, böyle özel taraftarlara sahip olmak gibi bir lüksümüz var. Hala birçok NBA kontağım var, basketbol dünyasından birçok arkadaşım ve bağlantım var, onlara her zaman söylerim: Fenerbahçe dünyasına girdiğinizde en etkileyici şey, taraftarların takımı nasıl kucakladıklarını, nasıl desteklediklerini, takımın hayatında nasıl var olmak istediklerini algılayabilmektir. Ben burada geçirdiğim yıllar boyunca bunu öğrendim. Daha önce de söylediğim gibi geçen yıl çılgın bir yıldı. Ancak kazansak da kaybetsek de fark etmez, çünkü spor böyledir: Bazen kazanırsınız, bazen kaybedersiniz. Bu, yaptığımız işin doğasında var. Bence bu sadece taraftarların bize verdiği eşsiz destek değil, onlar her maçta elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı görmek istiyorlar.

Bu, birisinin verebileceği tek sözdür, özellikle bu noktada, yani herkes için yeni bir sezonun, yeni bir bölümün başlangıcında asla kaçıramayacağımız ve farklı olmayacak tek bir şey var: Elimizden gelenin en iyisini yaptığımızdan emin olmalıyız. Şunu biliyoruz ki, her şeyimizi verirsek, taraftarlar da bize çok özel bir destek verecek. Şunu söylememe gerek bile yok: Pandemiye kadar salonumuzda oynamak, bizim için ve buraya gelen takımlar için eşsiz bir deneyimdi. Aldığımız sonuçlarda her zaman bir “altıncı adam” desteği verdiler. Bugün hedeflerden de konuştuğumuz gibi, oraya çıkıp oynadığımız her an, elimizden gelenin en iyisini vereceğimize söz veriyoruz. Şunu hissetmeliler ve emin olmalılar ki, evet, her şeyimizi vereceğiz.

Bizi burada ağırlamanız ve sıcak karşılamanızdan dolayı tekrar teşekkür ederiz. Röportaj için de teşekkürlerimizi sunarız.

Ben teşekkür ederim.

Maurizio Gherardini ve Salon Tribünü ekibinden Osman Talha Sümer, Ayberk Acar, Baran Arslan ve Erdi Tiran.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s