Marko Tomas: “Bugün Bile Çok Fazla Mesaj Alıyorum”

2010 ve 2012 yılları arasında Roko Ukić ve Bojan Bogdanović ile Fenerbahçe’nin üç Hırvat oyuncusundan birisi olan Marko Tomas; kulübümüzdeki iki sezonunu ve Türkiye’de geçirdiği yılları Salon Tribünü ekibinden Baran Arslan ve Erdi Tiran’a anlattı.

• Bay Tomas, ilk olarak röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için Salon Tribünü ekibi adına sizlere teşekkür ederiz. Sizin gibi önemli bir oyuncuya sayfamızda yer vermekten mutluluk duyuyoruz. 3 Ocak 1985’te, Hırvatistan’ın o dönem Yugoslavya sınırları içerisinde yer alan Koprivnica şehrinde doğdunuz. Basketbola başlamanız nasıl gerçekleşti?

Ben basketbola tutkulu bir aileden geliyorum. Babam, Križevci’nin küçük bir kasabasında basketbol antrenörüydü. Bugün hâlâ orada yaşıyoruz. Babam; bana, abime ve kardeşime basketbol sevgisini aşılayan insan oldu. Benden dört yaş büyük olan abim Ivan, babamdan sonra ailede basketbol oynayan ilk kişiydi ve şu an halen basketbol antrenörlüğü yapmakta. Benim kariyerime etkisi çok büyüktür. Benden sonra kardeşim Luka da basketbola başladı ve halen profesyonel basketbol oynuyor.

• 2000 ve 2010 yılları arasında KK Zagreb, Real Madrid, Fuenlabrada ve Cibona Zagreb’te forma giydiniz. Bu süreçte Hırvatistan Milli Takımı ile Avrupa Gençler Şampiyonası’nda altın madalya kazandınız, 2005 ve 2007’de EuroBasket’te önemli başarılar elde ettiniz. Bu başarılara dair neler söylersiniz?

Ülkemizdeki her basketbolcu, milli takımda oynamayı düşler. Ben, çok özel bir jenerasyonla U18 Avrupa Şampiyonu olma şerefine nail oldum. Daha sonra A Milli Takım’da oynadım ancak maalesef kupa kazanacak kadar şanslı değildik.

Marko Tomas, Cibona Zagreb forması ile Fenerbahçeli Ömer Onan’a karşı, 4 Kasım 2009. Fotoğraf: Bülent Kılıç

• 2010 yazında, vatandaşınız Neven Spahija’nın başına geçtiği Fenerbahçe’ye transfer oldunuz. Takımımızla sözleşme imzalama ve İstanbul’a geliş hikayeniz nasıldı?

Cibona Zagreb’deki başarılı sezonumun ardından, Avrupa’nın en iyi kulüplerinden teklifler aldım ve Fenerbahçe’yi tercih ettim. Tercihimdeki en büyük etken de, ben gelmeden bir sezon önce arkadaşım Roko Ukić’in burada oynamış olması ve bana kulüp hakkında çok iyi şeyler söylemesiydi. Tabi ki Neven Spahija ve büyük Fenerbahçe taraftarının da karar vermemde çok etkisi oldu.

• İlk sezonunuz olan 2010-11 sezonunda Fenerbahçe, Türkiye Ligi play-off’unda Galatasaray’ı 4-2 ile geçerek ezeli rakibine karşı şampiyonluğu kazandı. Galatasaray ile oynanan final serisine dair aklınızda kalanlar nedir?

Final serisi her zaman aklımda kalacak. Yerel ligin favori takımı olarak beklentileri karşılayıp güzel bir atmosferde şampiyon olduk. Ama en çok üzüldüğüm nokta, oldukça iyi bir takım olmamıza karşın EuroLeague’de başarı elde edemeyişimiz oldu.

• Bu sezonda takımımız, EuroLeague’de Top 16’dan averajla çıkamamış ve play-off şansını kaybetmişti. Sizce bu aşamada neler yanlış gitmişti?

Aslında fantastik bir EuroLeague sezonu geçirdik ama ne olduysa on gün içinde oldu ve anlamlandıramadığım bir kara deliğe düştük.

Marko Tomas, Valencia’dan Rafa Martinez’i savunuyor, 27 Ocak 2011. Fotoğraf: Bülent Kılıç

2011-12 sezonunda Fenerbahçe, Türkiye Ligi’nde play-off çeyrek finalde elenerek ve EuroLeague Top 16 aşamasını son sırada bitirerek çok başarısız bir sezon geçirmişti. Bu sezona dair neler söylersiniz?

2011-12 sezonu, benim kariyerim açısından en kötü sezonumdu. Çünkü Hırvatistan Milli Takımı’nda sakatlandım ve o sezon, Fenerbahçe’yle maalesef çok az maça çıkabildim. Fenerbahçe için de kötü bir sezon olmuştu. Takım içindeki değişiklikler de bizi olumsuz etkiledi. Ayrıca başkanımız Aziz Yıldırım’ın tutuklanması da bizi kötü etkilemişti.

2012 yazında ise kulübümüzden ayrılarak Cedevita Zagreb’e transfer oldunuz. Fenerbahçe’den ayrılmanızın sebebi neydi?

2012 yazında takımdan ayrılmamın en büyük sebeplerinden birisi, sakatlıklarım oldu. Fenerbahçe’nin kötü geçen sezonundan sonra çok büyük değişiklikler oldu ve ben de Hırvatistan’a dönmeye karar verdim. O dönem için Cedevita Zagreb, güzel ve heyecan verici hedefleri olan bir takımdı.

Marko Tomas, Žalgiris Kaunas’tan Paulius Jankūnas’a karşı, 2 Şubat 2011. Fotoğraf: Uğraş Özyurt

• Fenerbahçe’de geçirdiğiniz iki sezonda Mirsad Türkcan, Šarūnas Jasikevičius, Bojan Bogdanović, Ömer Onan, Lynn Greer, Roko Ukić, Tarence Kinsey ve Thabo Sefolosha gibi isimlerle beraber oynadınız. Beraber oynamaktan ve takım arkadaşlığı yapmaktan en keyif aldığınız, en unutamadığınız isim kimdi?

Bahsedilen tüm oyuncular, Avrupa ve Türk basketbolunun büyük oyuncuları ve efsaneleridir. Her biri ile oynamak, benim için büyük bir memnuniyet ve onurdu.

Fenerbahçe forması altında sahaya çıktığınız en unutulmaz maçı anlatabilir misiniz?

En unutamadığım an, 2010-11 sezonundaki şampiyonluktu. Abdi İpekçi Spor Salonu boşaltılana kadar, polis koruması altında tünelden geçmiştik. Galatasaray taraftarlarının çok öfkeli olduğunu hatırlıyorum. Daha sonra boş tribünler önünde kupayı kaldırmıştık.

• Takımımız, sizin döneminizde maçlarını Sinan Erdem Spor Salonu, Abdi İpekçi Spor Salonu ve Ülker Sports Arena’da oynuyordu. Bu salonlarda, özellikle derbi maçlarındaki atmosfere ve taraftarın size olan desteğine dair aklınızda kalanlar neler?

Derbileri oynamak her zaman harika bir deneyimdi. Ama en çok Sinan Erdem’deki iç saha maçlarını hatırlıyorum çünkü atmosfer ve taraftarlar inanılmazdı. Türk taraftarlar çok tutkulu ve coşkuluydu.

Fenerbahçe, 2012’de yeni açılan Ülker Sports Arena’da sahaya çıkıyor. Marko Tomas, 33 numaralı formasıyla en arkada. Fotoğraf: Salih Zeki Sayar

Türkiye’de Fenerbahçe’nin haricinde Gaziantep Basketbol’da da oynamış bir oyuncusunuz. Türk halkına, ülkemize, İstanbul’a ve taraftarlarla olan ilişkilerinize dair neler söylersiniz?

Türkiye gerçekten çok güzel bir ülke. Ben ve ailem, Türkiye’de çok özel zamanlar geçirdik. İnsanlar çok sıcakkanlı ve misafirperver. Yemekler harika. Özellikle Gaziantep’te yediğim katmer ve baklava çok güzeldi. Türkiye’deki taraftarlar, spor konusunda çok hevesli ve heyecanlı. Türkiye’de birçok arkadaşım var. Bugün halen birçok taraftar beni tanıyor ve Fenerbahçe’de oynamanın nasıl olduğunu soruyor.

Aktif spor kariyerinin son yıllarını yaşayan bir oyuncu olarak, gelecekteki planlarınızı şekillendirdiniz mi?

Uzun ve başarılı bir kariyerden sonra, bir ara vermeye karar verdim. Daha sonra düşünüp kariyerime aktif olarak devam edip etmeme konusunda karar almak istedim.

Fotoğraf: Uğraş Özyurt

• Fenerbahçe, sizden sonraki dönemde, 2017’de EuroLeague kupasını kaldırarak Avrupa’nın en büyük kulüplerinden birisi haline geldi. Bu süreci ve eğer takip ediyorsanız, takımın son durumunu nasıl yorumlarsınız?

Kulübün en iyi kararı, Željko Obradović’i takımın başına getirmek oldu. Željko, Fenerbahçe ile Avrupa’nın zirvesine çıkmayı başardı. Bugün Fenerbahçe, Euroleague’nin en büyük kulüplerinden biri. Kulüp yönetiminin şubeyi desteklemesi ve onu bir marka olarak tanıtması çok önemliydi.

• Son olarak, bu röportajı okuyan Fenerbahçe taraftarlarına ve basketbolseverlere mesajınız nedir?

Her şeyden önce, destekleri için tüm taraftarlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Bugünlerde bile Fenerbahçeli taraftarlardan çok fazla mesaj ve pozitif enerji alıyorum. Kulübünüzle gurur duyabilirsiniz, çünkü özellikle Covid-19’un olduğu bu günlerde oyuncular olarak seyircisiz oynamanın nasıl bir şey olduğunu gördük. Tamamen farklı bir atmosfer. Sizler, Fenerbahçe ailesinin olmazsa olmaz bir parçasısınız ve ben de öyle olmaktan gurur duyuyorum.

2011-12 sezonunun Medya Günü etkinliğinden. Fotoğraf: Salih Zeki Sayar

Yorum bırakın