Osman Gündüz: “Salonun Olmayışı, Büyük Bir Olumsuzluktu”

Fenerbahçe’mizin Galatasaray ile küme düşmekten son anda kurtulduğu 1978-79 sezonunda takımımızda oynayan ve 34 kez Genç Milli Takım formasını giyen Osman Gündüz, Salon Tribünü ekibinden Erdi Tiran’ın o döneme dair sorularını yanıtladı.

Değerli Osman Ağabey, öncelikle hoşgeldiniz, bizlere vakit ayırdığınız için Salon Tribünü ekibi adına size çok teşekkür ederim. Çocukluk ve gençlik yıllarınızı, basketbola başlama hikayenizi bizlere anlatabilir misiniz?

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Amcam Yılmaz Gündüz Galatasaray, Fenerbahçe ve Milli Takım’ın oyuncusu olduğu için, hep sporun içindeydim. Basketbola İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Yıldız Takımında başladım. Salonu olduğu icin tercih ettiğim İTÜ’de, o dönem hakiki anlamda bir altyapı antrenörü olan Macit Yavuz sayesinde eğitildik. O yıllarda, yıldız ve gençlerde İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları yaşadim.

• Fenerbahçe’ye geliş süreciniz nasıl gelişmişti?

Fenerbahçe’ye Ferhan Baras sayesinde, onun isteği üzerine Galatasaray’dan transfer oldum. Sevdiğim, anlaştığım ve iyi oyuncuların olduğu bir kadroydu.

1978-79 sezonunda Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı. Kaynak: basketfener.blogspot.com

Fenerbahçe formasını giydiğiniz sezon olan 1978-79 sezonunda takımımız, güçlü müessese takımları gibi büyük bir bütçe ayıramamıştı. Kötü gidiş tüm hızıyla sürüyordu. Ezeli rakibimiz Galatasaray’da da durum farklı değildi. Sezon boyunca ligin dibinden ayrılamayan Fenerbahçe ve Galatasaray, küme düşmenin bu sezon kaldırılması sayesinde 2. Lig’e düşmekten son anda kurtulmuştu. Bize bu sezonu ve yaşananları anlatabilir misiniz?

Bir takımın oluşması için, kimyasının da uyuşması gerekir. Salonu olmayan, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’ne gittiğinde “Ortaokul maçı var”, Spor Sergi’ye gittiğinde ise “Konser var” diye iptal edilen antrenmanlar nedeniyle, maçtan maça sahaya çıkan bir takım olmuştuk. Verilen maddi sözler de tutulmayınca, işler tamamen rotasından çıkmıştı.

O dönemki antrenörleriniz olan Tuluğ Siyavuş ve Hüseyin Kozluca’yı bizlere kısaca anlatabilir misiniz?

Tuluğ ve Kozluca… Her ikisi de çok kıymetli ve değerli ağabeylerimizdir. Ellerinden geleni yapmaya çalıştılar ama gerek maddi durum düzeltilemedi, gerekse takımın kaynaşmasını sağlayacak hamleyi imkansızlıklar nedeniyle yapamadılar. Kulüp de bu duruma seyirci kaldı.

1970’li yıllarda, Fenerbahçe basketbolunun kötü gidişatının sebebi neydi?

O tarihlerde Efes Pilsen ve Eczacıbaşı, profesyonel anlamda çalışmaya baslamış ve günde iki antrenmana geçmişti. Kondisyoneri, masörü, maddi rahatlığı… Ayrıca kamplarla oyuncuların sosyalleşmesinin arttırılması, takım ruhunun yerleşmesine de etki ediyordu. Bunlardan yoksun olmak, bir salonun olmayışı, kulüpler için büyük bir olumsuzluktu.

• Ferhan Baras’ın takımımız için yaptığı fedarkarlıkları es geçemeyiz. Brainur Popović ve Jarko Knežević transferlerindeki katkılarını, ayrıca deplasmana gidecek taraftarlar için otobüs kaldırdığını biliyoruz. Kendisini bizlere anlatabilir misiniz?

Ferhan Ağabey’le Fenerbahçe öncesinde, Perşembe Pazarı’ndan tanışıklığımız var. Yenilmez Armada’nın -Mehmet Baturalp, Hüseyin Kozluca, Tuncer Kobaner, Erdal Poyrazoğlu, Güner Yalçıner vesaire…- çok kıymetli bir mensubu olarak, her zaman Fenerbahçe’ye karşılıksız, maddi manevi desteği olmuştur.

Döneminizde, İstanbul’da basketbolun mabedi olan Spor Sergi’yi bizlere nasıl anlatırsınız?

Spor ve Sergi Sarayı, konum olarak çok güzel bir yerdeydi. İstanbul’da oturan herkes, Kadıköy dahil olmak üzere, salona kolaylıkla ulaşabiliyordu. Şehir de bu kadar büyümemişti. Devreden çıkarıldı, çok yazık oldu.

Fenerbahçe’de forma giydiğiniz tek sezonda, Ferhan Baras ve Halil Dağlı gibi isimlerle birlikte ter döktünüz. Beraber oynamaktan en keyif aldığınız isim kimdi?

Şüphesiz ki Halil Hoca ile oynamak, bana büyük keyif verdi. Halil Hoca, döneminin tam bir profesyoneliydi. Her şeyi dengeli ve kontrollüydü.

• Sizin döneminizdeki ve şimdiki basketbol arasında, amatörlük ve profesyonellik anlamındaki farklar nelerdi?

Spor, ilerleyen senelerde çok değişti ve profesyonelleşti. Kanımca yabancı oyuncu sayısının kısıtlanması ve altyapıya önem verilmesi gerekiyor. Elimizde çok kıymetli altyapı antrenörleri var.

• Bildiğiniz gibi Fenerbahçe, son on beş yılda büyük bir atılım yaparak EuroLeague kupasını müzemize taşıdı ve Avrupa’nın devlerinden birisi haline geldi. Bu süreci nasıl yorumlarsınız?

Fenerbahçe’nin başarıları, her Türk vatandaşı icin gurur vericidir. Emeği geçen her sporcu ve idareciye teşekkür borçluyuz.

• Son olarak, biz Fenerbahçe taraftarlarına mesajınız nedir?

Fenerbahçe camiasının başarılarının devamını dilerim. İyi ve kötü günlerimizde yanımızda olan tüm taraftarlara minnet borcumuzun olduğunun bilinmesini isterim.

Yorum bırakın