Kadri Gürkan: “Bir Sporcudan Çok, Aile Üyesiydik”

Altyapısından yetiştiği Fenerbahçe’mizde 1979 ve 1982 yılları arasında forma giyen eski basketbolcumuz Kadri Gürkan, Salon Tribünü ekibinden Erdi Tiran’a geçirdiği yılları, takımın içinde bulunduğu zorlukları ve kulüpteki aile ortamını anlattı.

Değerli Kadri Ağabey, öncelikle hoş geldiniz, röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için Salon Tribünü ekibi olarak size çok teşekkür ederiz. Çocukluk, gençlik yıllarınızı ve basketbola adım atma sürecinizi bizlere anlatabilir misiniz?

Erdi merhaba, basketbola çok küçük yaşlarda eski adı Salı Pazarı olan Kurbağalıdere’nin orada başladım. Faruk Akagün bizi görmüş, “Dereağzı Tesisleri’ne gelin” demiş, maceramız böylece başlamış oldu.

• Altyapı yıllarınız nasıl geçmişti?

Sırasıyla, 1971-72 yıllarında Minik Takım, sonra Küçük Takım ve lisanslı olarak Yıldız Takım serüvenimle başladı sanırım. 1975-76 yılında Balıkesir’de Yıldızlar Türkiye şampiyonu olduğumuz seneydi. Arkasından sırayla Bursa’da Türkiye dördüncülüğü, yine Yıldız Takım ile Ankara altıncılığı, gençlerde Türkiye onikinciliği… Ardından ilk A Takım deneyimim başladı. O sene yabancı oyuncu yoktu, koçumuz Batur Ağabey’di (Mehmet Baturalp), 1979-80 senesinde ise eskilerden Halil Dağlı ve Apostol Natof vardı.

Fotoğraf: Kadri Gürkan Arşivi

• Fenerbahçe’mizdeki ilk yılınız olan 1979-80 sezonunda taraftarlarımız, karanlık yılların bitmesini dört gözle bekliyordu. Tünelin ucunda ise en küçük ışık dahi görünmüyordu. Ekonomik zorluklardan başını kaldıramayan takımımız, bu sezonda küme düşme korkusu yaşamadı ama ligi ancak 11. sırada tamamlayabildi. Bu sezonu bizlere anlatabilmeniz mümkün müdür?

Engin Domaniç birlikte A Takım dönemim başladı. Evet, iyi bir takım değildik, bütçemiz çok düşüktü ama sezon boyu her maçta, taraftarın da desteğiyle beraber sonuna kadar mücadele etmiştik.

• 1980-81 sezonunda ekonomik sorunlar nedeniyle her geçen sezon daha da kötüye giden Fenerbahçe’den, taraftarlar da ümidi kesmeye başladı. Takımımız ligi 11. sırada bitirdi, bu sezonda neler yanlış gitti?

Ertesi sezon yine düşük bütçeyle başladık ama iki Amerikalı oyuncunun gelişiyle takım olmaya başladık. Erdim Öztokat ağabey, Efes Pilsen’den takıma katıldı. O seneden unutulmaz bir anım var, onu anlatayım: Bir saniyede dört sayı atmıştık, unutulmaz Galatasaray – Fenerbahçe maçımız, Burhan Felek Spor Salonu’ndaki maçtı. Dip çizgiden çıkarmam gereken topla adım adım ilerleyerek orta çizgiye gelmiştim. Saha içi çok karışıktı, herkes “Topu bana ver” diyordu, bir saniye var. Bu arada topu faul çizgisi üzerindeki Engin Domaniç’e verdim, şutunu attı, top girdi ve maç bitti. Müthiş bir histi, anlatması bile zor oldu.

Fotoğraf: Kadri Gürkan Arşivi

• 1981-82 sezonunda ligde yine çok kötü bir görüntü çizen takımımız, Beyaz Grup’ta sonuncu oldu, Klasman Grubu’nda ise nispeten başarılı oldu ve ligi 10. sırada tamamladı. Bu sezonda neler yaşanmıştı?

O yıl iki Amerikalı ile oynadık. İyi oyunculardı, play-off’a girebilirdik ama şanssızlıklar yaşadık, bir maç ile kaçırdık. Bence iyi bir sezon geçirdik sayılır. Sezon bittikten sonra, yazın Ağustos ayında Önder Ağabey (Önder Seden) antrenör olarak başladı. O sene ben Çukurova Sanayi basketbol takımına transfer oldum.

Fenerbahçe’de forma giydiğiniz dönemde, müessese takımlarıyla mücadelelerimiz nasıldı?

Efes Pilsen, Eczacıbaşı ve Tofaş gibi müessese kulüplerinin bütçeleri çok yüksekti. Oyuncu kalitesi olarak zamanın en iyilerinin toplandığı takımlardı. Biz ise Fenerbahçe formasının aşkı ve ruhuyla oynayan oyunculardık. Onlar kadar iddialı değildik ama yine de yılmadan oynardık.

Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonraki kariyer sürecinizi bizlere anlatabilir misiniz?

Şu anki bayan takımımızın başlangıcı olan Fenerbahçe Genç Kız Basketbol Takımı’nı tekrar hayata geçirdim. Tabii zaman içerisinde sponsorlar, bütçe her şey çok büyüdü.

Yıl 1979, Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı’nın temelini oluşturan ve liseler arası İstanbul birincisi olan takım. Fotoğraf: Kadri Gürkan Arşivi

• Fenerbahçe’de forma giydiğiniz süreçte, başta Halil Dağlı olmak üzere birçok önemli isimle parkede birlikte ter döktünüz. Beraber oynamaktan ve takım arkadaşlığı yapmaktan en keyif aldığınız, en iyi anlaştığınız isim kimdi?

Beraber oynamaktan en keyif aldığım oyuncu, kesinlikle Halil Dağlı idi. Halil Hoca’nın müthiş bir pas yeteneği vardı.

• Galatasaray ve Beşiktaş ile oynanan derbiler, Fenerbahçe camiası için her zaman çok büyük önem taşır. Bir sporcu ve Fenerbahçe taraftarı olarak, bu maçların sizin için önemi neydi?

Galatasaray ve Beşiktaş maçlarımız, bilhassa Galatasaray maçlarımız çok kıran kırana geçerdi. Az önce anlattığım anıyı hiç unutmam, bir saniyede dört sayı attığımız maçı, benim son pasımla kazanmıştık.

Fotoğraf: Kadri Gürkan Arşivi

• Döneminizde maçların oynandığı Spor ve Sergi Sarayı, basketbolun mabedi olarak nitelendiriliyordu, Spor Sergi’de geçirdiğiniz yılları bizlere anlatabilir misiniz?

Spor ve Sergi Sarayı hakikaten basketbol mabediydi. Hatırladığım kadarıyla çok soğuk olurdu ve antreman bittiğinde biz ancak ısımış olurduk. Yalnız Allah rahmet eylesin, onu hiç unutmam Halil Hoca’nın kardeşi Naim Hoca soyunma odalarında her zaman hamam sefası yapardı. Aynı zamanda seyirci desteği de iyiydi. Bizlere müthiş bir atmosfer yaşatırlardı.

• Sizin döneminizle günümüzü karşılaştırdığınızda basketbol arasındaki farklar nelerdi? O dönemki kulüpcülük ruhu nasıldı anlatabilir misiniz?

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde tam tamına, kesintisiz 12 senem geçti. Çok güzel anılar biriktirdim, arkadaşlarımla sosyal tesislerde geçirdiğim günleri hiç unutamıyorum. Bizim zamanlarımızda sporcular kulüplerine daha sadıktı. Bunun sebebini de bir sporcudan çok, ailenin bir üyesi olarak karşılanmamıza bağlıyorum.

Fotoğraf: Kadri Gürkan Arşivi

• Sizin de bildiğiniz gibi Fenerbahçe son on beş yılda büyük bir atılım yaparak EuroLeague kupasını müzemize taşıdı ve Avrupa’nın devlerinden biri haline geldi. Takımımızın bu sezonki sürecini, durumunu ve genel performansını nasıl görüyorsunuz?

Basketbol takımımızın gidişatı son yıllarda çok farklı boyutta ilerliyor. Bizim oynadığımız yıllara göre çok ama çok farklı organizasyon kuruluyor ve basketbol oynanıyor. Biz fiziksel kuvvetle ve biraz da fundamental ile oynardık, şimdi bunun yanına çeviklik ve sürat eklendi oynanıyor. Sonuçta yıllar geçtikçe oyun da değişiyor.

• Son olarak biz Fenerbahçe taraftarlarına mesajınız nedir Kadir Ağabey?

Taraftara mesajım şu, hep destek tam destek vermeleri ve devamlı sağduyulu olmalarını isterim. Fenerbahçe basketbolda bir kültür oluşturdu. Taraftarıyla, sporcusuyla, yöneticisiyle bu kültüre sahip çıkmalıyız. Hepimiz ortak paydada olduğumuz sürece Fenerbahçe hep daha iyiye gidecektir diye düşünüyorum.

Yorum bırakın