Egemen Bostan Yazıyor: “İstek, Arzu, Azim: İşte Fenerbahçe bu!”

Fenerbahçe’miz, EuroLeague’in 20. haftasında Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda konuk ettiği Olympiacos Piraeus’u 94-80 mağlup ederek play-off yolunda flaş bir galibiyet aldı. Salon Tribünü yazarı Egemen Bostan, mücadeleyi yorumladı.

Geçtiğimiz hafta Real Madrid maçının ertelenmesiyle beraber koç Aleksandar Djordević’in de sözleriyle maç ritminden kopmuş Fenerbahçe, kendi evinde cumartesi günü ligin bütçe/başarı oranında lideri olan Darüşşafaka’ya 18 sayılık farkla mağlup olmuştu. Özellikle hücumda gösterilen kötü performans, hafta içi oynanacak EuroLeague maçı için çanların çalmasına sebep olmuştu. Tabii ki bu kötü performansın ana nedenlerinden biri takımın tartışmasız en değerli ve en yetenekli iki ismi Nando de Colo ve Jan Vesely’nin sakat olmasıydı. Onların yokluğunda Fenerbahçe’miz, yıllar sonra Final-Four hayali kuran lig üçüncüsü Olympiacos’u konuk etti.

Fotoğraf: Atilla Sertbakan / fenerbahce.org

Maça Şehmus’un enerjisini ve pota altında Ahmet’i kullanarak başlasak da ilk beş dakikada hücumda çok etkisiz kaldık. Hücumdaki etkisizliğimizi savunma direncimizle kapatmaya çalıştığımız ilk beş dakikayı 6-5’lik üstünlükle geçtik. Pierre ve Polonara ile etkili olmaya çalıştığımız çeyrek sonunda kaçırdığımız atışlara Olympiacos’tan cevap geldi ve Printezis ile etkili olan Olympiacos, çeyreği 11-17 önde bitirdi.

İkinci çeyreğin başında Henry’nin önce çembere gidip bıraktığı turnike, daha sonra Metecan’a asisti ve akıllıca aldığı üç atışlık faul sonrasında 7-0’lık seriyle öne geçtik. Henry’nin direksiyonda olduğu ikinci çeyrekte Printezis’le ayakta kalan Olympiacos’a Booker ve Pierre’in bire birleriyle cevap verdik. Çeyreğin devamında önce Melih ile ardından Polonara ile bulduğumuz geçiş hücumu üçlüklerinin ardından Bartzokas’ın üst üste iki teknik faulle atılması işimize fazlasıyla yarayan bir durum oldu. Çeyreğin sonunda Papanikolaou üzerinden sayı bulmaya devam eden Olympiacos devreyi 36-39 önde kapattı.

Fotoğraf: Atilla Sertbakan / fenerbahce.org

İkinci yarıya iki takım da hızlı hücumlarla sayılar bularak başladı. Henry’nin ana hücum yönlendiricisi olduğu bu bölümde Şehmus ve Booker’dan gelen üçlükler, salondaki az sayıdaki taraftarı da işin içine kattı ve özellikle savunmada Henry’nin müthiş çabası, hücumda işlerimizi kolaylaştıran unsurlardan biri haline geldi. Akabinde Polonara’nın üçlüğüyle farkı açmaya çalışsak da Olympiacos, Tyler Dorsey’in peş peşe iki üçlüğüyle maçın içerisinde kalmaya çalışıyordu. Pierre in üçlüğüyle Olympiacos’un momentumu ele almasına izin vermeyen Fenerbahçe’mizde çembere giderken basket faulü aldığı sırada yere çok kötü düşen Henry, bir süreliğine kenara gelirken seyirci büyük alkışlarla destek oldu kendisine. Diğer yandan Tyler Dorsey’in İsmet ile olan geriliminden çıkan karşılıklı teknik faul taraftarı bir kez daha maça dahil etmiş oldu. Bu sırada kenarda sürekli kendini deneyen Henry oyuna sakat sakat da olsa girerken taraftarın onu büyük bir sevgiyle bağrına basması gecenin en güzel olaylarından biriydi.

Fotoğraf: Atilla Sertbakan / fenerbahce.org

Pierre’in son saniye üçlüğüyle son çeyreğe yedi sayılık farkla giren Fenerbahçe’miz, dördüncü çeyrek başında da Gudurić’in üçlüğüyle farkı ilk defa çift haneye çıkardı. Sakatlığından dolayı seke seke oynayan Henry ise bu bölümde maça damga vurmaya devam ediyordu adeta. Asistinin hemen sonrasında topu çalarak yaptığı savunma hamlesi ile rüzgarı arkamıza almış olduk. Metecan’ın mola aldıran üçlüğü de az sayıda olan taraftarı iyice havaya soktu. Olympiacos, mola dönüşü Sloukas’ın şutunun Jehyve Floyd tarafından bloklanmasıyla adeta duvara tosladı. Sonrasında Hassan Martin’le etkili olmaya çalışan Olympiacos’a, Melih’in iki üçlüğü, top çalması ve sahaya yüreğini koyan Henry’nin seke seke yaptığı asistle gelen basketle cevap verdik. Kaptan Melih Mahmutoğlu maçın devamında bir üçlük atıp bir de üç atışlık faulden de üçte üç ile ayrılarak hem Daçka maçındaki kötü performansını telafi etmiş hem de maça son noktayı koymuş oldu.

Fotoğraf: Atilla Sertbakan / fenerbahce.org

Büyük çoğunluğun galibiyete ihtimal dahi vermediği bir maçta Henry’nin önderliğinde 94-80’lik galibiyetle sahadan ayrılan Fenerbahçe play-off hedefinin gerçekçi olduğunu ve savaşmayı bırakmayacağını herkese gösterdi. Bununla beraber bu iyi oyun ve galibiyetin gelmesindeki en önemli etkenlerden biri de takımın iki uzunla zorunluluktan da olsa oynayamamış olması bence. Özellikle Booker’ın beş, Polonara’nın dört numara olarak sahada kaldığı dönemlerde -ki Polonara da bugün 27 dakika sahada kaldı ve bence çok iyiydi- alan paylaşımını çok daha başarılı uygulayan, dış şut tehdidini arttıran ve Pierre’e alan açan bir takım oyunu ortaya çıkıyor. Geçen sezonun yıldızlarından biri ola Pierre’den yeni yeni faydalanmaya başlıyoruz, geç bile kaldık bana sorarsanız. Ayrıca bugün verilen süreyi iyi değerlendiren Metecan’a da tebrikler. İsmet de en azından rotasyonda yeri geldiğinde 10-12 dakika süre alabileceğini gösterdi bizlere. 

Umarım sakat oyuncularımız bir an önce takıma geri döner ve EuroLeague’in en kritik dönemlerinden biri olan Mart-Nisan aylarına tam kadro ile, formda gireriz.

Yorum bırakın