EuroLeague’in 24. haftasında ASVEL Lyon-Villeurbanne’i konuk eden Fenerbahçe’miz, sahadan 85-76’lık galibiyetle ayrıldı ve zorlu fikstür öncesi güç topladı. Salon Tribünü yazarı Egemen Bostan, mücadeleyi yorumladı.
Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda oynanan maç, Salon Tribünü ekibi olarak bizler için bir ilk oldu. Geçmişte yetkili kurum olan Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin önümüze çıkardığı bürokratik engeller nedeniyle karşılaşmaları akredite olarak takip edemeyen bizler, TBF’nin akreditasyon yetkisini kulübümüze vermesi ile başvurumuzu yaptık ve editörümüz Ayberk Acar ile birlikte kartlarımızı alarak salona giriş yaptık. Basın tribününde maç seyretmek ve çalışmak, gerçekten ilginç bir deneyim. Bu şansa erişmemizi sağlayan camiamıza, ilgi ve destekleri için Fenerbahçe Spor Kulübü’ne teşekkürlerimizle.
Maça geçecek olursak, ilk sayılarını Chris Jones ile bulan ASVEL, Charles Kahudi’nin üçlüğüyle birlikte maça 7-0’lık seriyle başladı. Şehmus Hazer’in sayılarıyla uyanan takımımız, savunmadaki eforunu artırarak farkı kapatmaya çalıştı. Bu bölümde Dyshawn Pierre ve Pierria Henry temelinde hücum ederek oyunun içine giren Fenerbahçe’miz, oyuncu değişiklikleriyle beraber enerjisini arttırdı ve Marko Guduric’in sayılarına Jehyve Floyd’un da katkı yapmasıyla ilk çeyreği 27-23 önde kapatmayı bildi. İlk çeyrekte 12 sayı atan Elie Okobo, ASVEL’in hücum anlamındaki en büyük silahıydı.

İkinci çeyreğe önce İsmet Akpınar’ın üçlüğü, ardından da Dyshawn Pierre’in sayılarıyla 5-0‘lık seriyle başlayan takımımız, çeyrek ortalarında farkı çift hanelere çıkarsa da Okobo’nun hücum performansına engel olamadı ve 11-4’lük bir seri yedik. Bu seriye Pierre’in önce post-up’ı ardından smacıyla cevap veren Fenerbahçe’miz, Devin Booker ve Henry’nin de hücumdaki katkılarıyla beraber devreyi 47-41 önde tamamladı.
İkinci yarıya iyi başlayan taraf konuk ekipti. Önce 6 sayılık farkı kapatan ASVEL, akabinde 4 sayılık fark yakaladı. Dün akşamın X faktörlerinden olan Jehyve Floyd, ASVEL’in farkı daha fazla açmasına izin vermedi. Guduric’in liderliği iyice aldığı bu bölümde karşılıklı basketlerin yanı sıra Okobo’yu iyi savunmamız ASVEL’in oyunu kontrol etmesini engelledi. Çeyreğin son bölümüne geride girsek de Marko Guduric’in üçlüğüyle son çeyreğe 64-63’lük skorla önde girdik.

Son çeyrekte enerjisini ve agresifliğini arttıran Fenerbahçe’miz çeyrekteki ilk sayılarını İsmet’le buldu. Akabinde maça ağırlığını koyan Fenerbahçe’miz, Booker ve Guduric’in sayılarıyla farkı açmaya başladı. İlk yarıda 18 sayı atan Okobo’yu tabiri caizse kilitleyen Guduric, ikinci yarıda sadece 4 sayı attırdı kendisine. Savunmadaki gayretinin yanı sıra, hücumda da takıma liderlik eden Marko, son anlarda maçın kontrolünün Fenerbahçe’de kalmasını sağlayan en önemli etken oldu. Sahadan 85-76’lık galibiyetle ayrılan Fenerbahçe’miz, zorlu maçlar öncesinde kritik bir virajı kayıpsız dönmüş oldu.
Bireysel oyuncu performansları için de birkaç kelam etmek istiyorum. Bugün aldığı süreyi çok doğru kullanan Jehyve Floyd, beşte beş isabetle 10 sayı bulmasının yanı sıra savunmadaki agresifliği, ribaund katkısı ve bloklarıyla maçın X faktörlerinden birisi oldu. Bununla beraber kenardan gelerek 11 dakikada 6 sayı üreten İsmet, dış atış yüzdesini yükseltirse dakikalarını arttırabileceğini herkese gösterdi. Savunmadaki eforunun yanına ceza şutlarını da eklerse sıkışık guard rotasyonu içerisindeki sürelerini arttırabilir.

Bir parantezi de Pierre’e açmak lazım. Sahada 37 dakika kaldı ve 16 sayısının yanına bir de 8 ribaund ve 3 asist ekledi. Sahadaki isteği ve azmi, Fenerbahçe formasına yakıştığının bir göstergesi. Son olarak, Nando De Colo ve Jan Vesely’nin yokluğunda, hem hücum hem saha içi lideri eksikliğini hissettiğimiz bu dönemlerde Marko Guduric’in liderliği çok ama çok önemli. Son dönemde artan hücum performansına ek olarak takımın liderliğini üstlenmesi, takımımızın galibiyet serisinin ana nedenlerinden bir tanesi.
Karşılaşmada merak edilen nokta ise, geçtiğimiz ay transfer edilen Markel Starks’ın maç öncesinde ısınmaya çıkmasına rağmen kadroda olmamasıydı. Basın toplantısında başantrenörümüz Aleksandar Djordjevic’e bu soruyu sorma fırsatı bulduk. Koç, sorumuzu “Onu sıradaki maç oynatmak için her şeyi yapıyoruz. Bugün hazır değildi, dinlenmesi gerekti. İdmanı sırtında spazm hissederek bıraktı. Yetişmesini ümit ediyoruz.” ifadeleriyle yanıtladı.
3 Şubat Perşembe günü oynanacak olan sıradaki maçımız Olimpia Milano karşılaşması dahil olmak üzere, önümüzdeki altı maçın dördünü deplasmanda oynayacağız. İçeride oynayacağımız maçlardan birisini de Real Madrid’le oynayacağız. Play-off hedefimizin sonuca varması için buradan çıkarılacak galibiyetler, çok ama çok önemli. Ayrıca beklenenden daha kısa sürede takıma katılacakları düşünülen De Colo ve Vesely’nin de rehabilitasyon süreçlerinin hızlı olması bizim adımıza fazlasıyla sevindirici.