Egemen Bostan Yazıyor: “Vasatlığa Tahammül Yok”

Erkek Basketbol Takımımız, EuroLeague’in 31. ve 32. haftalarında, İspanya’da oynadığı iki maçta Baskonia ve Barcelona’ya mağlup olarak play-off şansını mucizelere bıraktı. Salon Tribünü yazarı Egemen Bostan, maça ve Fenerbahçe basketbolunun yaşadığı gerilemeye dair duygularını kaleme aldı.

Normalde maç değerlendirme yazıları yazıyorum Salon Tribünü için. Sasha Djordjević’in geniş rotasyonu asla kullanamamasından, çift uzun inadından, yanlış beş tercihlerinden ya da “Doğru beşi bulacağım” derken kaybedilen maçlardan bahsedebilirdim. En kritik anda arka arkaya kaybedilen Monaco veya Kızılyıldız maçlarını konuşabilirdim. Ama bugün daha farklı bir yazı yazmak istiyorum izninizle. Çünkü İspanya’da Baskonia ve Barcelona ile oynadığımız iki maçı değerlendirecek takatim yok açıkçası. Neden takatimin olmadığını biraz anlatmak istiyorum sizlere. Belki kişisel bir yazı, “Dar bir pencereden bakıyor bu çocuk” diyebilirsiniz lakin Fenerbahçe basketbolu böyle bir şey işte. “En son umutlar ölür”den, Nisan ayında havlu atmaya giden bir gerileme…

Tarih 3 Temmuz 2013, yer Ülker Sports Arena.

Takvimler, Temmuz 2013’ü gösteriyordu. Ülker Sports Arena’da yöneticiler ve basın mensupları, Fenerbahçe tarihinin en önemli imzalarından bir tanesi için toplanmıştı. O günden itibaren Fenerbahçe Basketbol Şubesi, bir kültür inşa etmeye başlamıştı. Hemen başarı gelmedi belki, ama amiral gemi olan futboldaki başarısızlığa karşı nefesi burada almaya başlamıştı Fenerbahçe taraftarı. Takımın en önemli iki oyuncusu NBA’e gitse de, ertesi sezon Final-Four oynayacak kadar büyük bir şubeye dönüşmüştü. Avrupa’da basketbolla birazcık ilgilenen 10 yaşındaki çocuk da, hayatını basketbola adamış bir dede de gıptayla bakıyordu Fenerbahçe’ye. Avrupa’da özendiğimiz Liverpool’un, Real Madrid’in, Bayern Münih’in seviyesindeydik artık basketbolda. Taraftarın intikam için beklediği, derbi saydığı maçlar Galatasaray yahut Beşiktaş değil; Real Madrid ya da CSKA Moskova maçlarıydı.

2016-17 sezonu EuroLeague şampiyonu Fenerbahçe. Fotoğraf: Francesco Richieri

Ataşehir’de bir kültür vardı artık. Tribün kültürü, takım kültürü ya da yönetim kültürü… Cehenneme geldiklerinin farkında olan rakiplerin ayakları, Ataşehir’e gelirken ters gidiyordu belki de. Avrupa’nın en büyüğü olduğumuz günü hatırlıyorum. Onlarca, yüzlerce fotoğraf vardı Anadolu’dan. Sevinç çığlıkları yüzlerinden okunan çocuklar, o güne kadar hayatlarında belki de Fenerbahçe’siyle gurur duydukları en büyük anı yaşıyorlardı. Köy meydanında o maçı izleyen çocuklar artık Aykut Kocaman, Alex de Souza ya da Rıdvan Dilmen olmak değil; Gigi Datome, Bogdan Bogdanović, Bobby Dixon olmak istiyorlardı. Fenerbahçe Avrupa’nın en büyüğü olmuştu. Hayali bile güzel olan duyguları gerçekte yaşıyordu Fenerbahçeliler. Anlamı tarifsiz bir mutluluk.

2017’deki EuroLeague maçını dev ekranda, yüzlerce kişiyle beraber izleyen Siirtli çocuklar.

İşin en güzel tarafı neydi biliyor musunuz? Fenerbahçe bunu bir kereliğine yapmamıştı. Artık hep buralardaydı, o masada bir koltuğu vardı. Nisan ayı geldiğinde “Hangi takımı 3-0 yeneriz?” diye düşünüyordu Fenerbahçeliler. “Finaldeki rakibimiz kim olacak ya da bizim dışımızda kim kalacak Final-Four’a?” düşüncesi vardı artık taraftarda.

Ancak bu hava, bu kültür, yedi yıl boyunca ilmek ilmek işlenen ve Avrupa’nın en tepesine çıkan takım; bugün Nisan ayına gelmeden havlu atacak duruma geldi. Željko Obradović’ten; önce Igor Kokoškov’a, sonra da Djordjević’e… Fenerbahçe kan kaybediyordu günden güne. Oyuncu kalitesi, koç kalitesi, yönetim kalitesi hep bir öncekini aratır noktaya gelmişti. O çubuklu; İbrahim Kutluay’ın, Ömer Onan’ın, Bogdan Bogdanović’in çubuklusu; o koltuk Aydın Örs’ün, Željko Obradović’in koltuğudur. O formanın, o koltuğun ağırlığını bilen ve o ağırlığı kaldıracak kişilerin orada olması gereklidir. Futbol şubesi gibi iki ileri, bir geri hareket edemez Fenerbahçe basketbolu. Çünkü Fenerbahçe basketbolu, Avrupa’nın en büyüklerinden birisidir. Çünkü Fenerbahçe Basketbol Şubesi, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün en zor zamanlarında çocukları Fenerbahçeli yapan unsurudur ve bu şubenin vasatlığa, başarısızlığa asla, ama asla tahammülü yoktur.

Fotoğraf: fenerbahce.org

Yorum bırakın